Ülkemizde bugün tarım kesimi akaryakıt zamlarından en çok etkilenen vatandaşlarımızdır. Tarımda günden güne kan kaybediyoruz, Tarımda ekim alanlarının azaldığı,verimli toprakların konuta feda edildiği bir dönem yaşıyoruz.
Girdi fiyatlarındaki aşırı artış, halkımızı tarımdan iyice soğuttu. Çiftçilerimiz kar edemediği,geçinemediği için tarlalarını nadasa bırakıyor.
Öyle destekleme gibi pansuman tedbirlerle tarımın ilerlemesi mümkün olmuyor. Bizden çok daha az tarım alanı olan ülkeler bizi tarımdaki verimlilikte kat kat geçti.
Dün tarım ürünü sattığımız ülkelerden bugün tarım ürünü ithal eder hale geldik. Ülkemizde tarımın desteklenmesi yerine adeta bu ürünlerin ithalatı teşvik ediliyor. Her şey ortada . Ülkemizin ihtiyacını karşılamak için tarımsal ürünlerin çoğunu ithal ediyoruz.
Bu halkın tarıma olan ilgisini iyice azaltıyor.
MESLEK KURUM YÖNETİCİLERİ NEREDE?
Bakıyoruz, TZOB (Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanı Şemsi Bayraktar,” Böyle devam ederse tarım ekili alanlarının azalacağından” yakınıyor. Kendisine “günaydın Başkan “demek lazım. Bu söylediğiniz durum ülkemizde uzun zamandır gündemde. Şimdi mi aklınız başınıza geldi?
Tarım, bölgemiz ve ülkemiz insanının yaşamı için olmazsa olmazdır.Tarlalar el değiştiriyor,kimlerin aldığı belli değil ,bazıları konut alanlarına dönüyor .Tarımda girdi fiyatlarındaki artış sonucu tarım kesiminin nüfusu günden güne azalıyor.Çiftçilerimiz tarlalarını ekemiyor ,borçlarını ödeyemiyor.Tüm bu konular sizin ilgi alanınıza girmiyor mu?
Diğer taraftan su kaynaklarının azalması ile sulama ile üretilecek ürünler ekilmez hale gelecek. Üreticiler tarlasına gübre atamazsa nasıl verim alacak? Ankara’dan bakarak ve ara bir laf olsun diye basın açıklaması ile bu sorunlar giderilmez.
Başka ülkeler bu tür zorlukların üstesinden nasıl geliyor. Ondan haberiniz yok mu?
Üreticilerimizin üst yönetimlerinin ilgisizliği ne yazık ki mahalli yönetimlere de yansıdı. Onların da sesi soluğu çıkmıyor.
Hesap kitap ortada. Bu gidişle çiftçilerin işlerini sürdürmesi mümkün değil. Tüm girdiler almış başını gidiyor.
Halkımız bunun hesabını aslında çok iyi yapıyor. Tarımın bu anlayışla yürümeyeceğini yetkililere de iletiyor.Onları sesini duyuracak yönetimler bunu dikkate almazsa ülkemizde tarım nasıl gelişecek?
TARIMDA, İHRAÇ EDEN ÜLKEDEN, İTHAL EDEN ÜLKE OLDUK
Tarımda en ileri düzeyde olan, tarım ürünleri ihraç eden bir ülkenin bugün tarım ürünlerini dış ülkelerden karşılamaya muhtaç hale gelmesi en başta yöneticileri endişelendirmesi gerekmez mi ?
Her kurumun demokratik kurallar çerçevesinde sesini duyurma hakkı var.
Bu imkan beylik laflarla, demeçler vererek sağlanamaz. Tarım biterse, bu insanlar tarlasından nafakasını çıkaramazsa nasıl geçinecek.
Bu arada hayvancılık ta can çekişiyor.Bu ihtiyaçları ithalat yoluyla karşılayamazsınız .İthalat yoluyla başka ülke çiftçilerine verilen maddi kaynakların bir bölümü kendi üreticilerimize aktarılmış olsa sorunun büyük oranda çözülebileceğini bu alanda araştırma yapan uzmanlar söylüyor.
Tarım hiç ihmale gelmez. Döviz fiyatlarının artması ile ithal ürünler de pahalılaşıyor.Bunu faturası sonunda halka çıkıyor.
Tarımda yönetici konumunda olanların tüm bunları dikkate alması, çözüm yollarını araması gerekir.
Bu sorumluluk üreticilerden,ilçe ve illerdeki sorumlularından başlamalı.
Bugün tarım kesimini mecliste temsil edecek kaç parlamenterimiz var? İşe oradan başlanmalı. Orada temsilciniz olmazsa kimse sizin hakkınızı layığı ile savunamaz…
ÖZLÜ SÖZ
Bir bebek uyuyorsa büyür.
Bir millet uyuyorsa ölür.
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK