21 Aralık günü  ülkemizde  gecenin ,karanlığın en uzun sürdüğü  gündür. Gündüzün 9 saat  14 dakika olmasına karşın  her tarafın kararıp gündüz ışığından yoksun olduğu zaman ise 14 saat  47 dakikadan  oluşuyor.

Yaz saati bu zamanda  bütün Avrupa ülkelerinde uygulanmasına karşın  ülkemizde uygulanmıyor.Bunun sonucu  öğrenciler karanlıkta kalkıp uykulu halde okullarına gitmek zorunda kalıyor.

Çalışanlar işe yetişme telaşına düşüyor. Çocukların  bazıları kahvaltı dahi yapmadan okulun yolunu tutuyor. Karanlıkta uyku saatinde kalkıp işe, okula, mesaiye gitmenin  ne denli eziyet olduğunu ancak o şartları  görüp yaşayanlar bilir.

Gündüzleri işte olması gerekenler güneş ışığından gündüz güzelliğinden yoksun kalkıyor.

-------------------------

ÖĞRENCİLER UYKULU HALDE OKULA GİDİYOR

Özellikle öğrenciler  karanlıkta yatağından kalktığı için okul sıralarında  uykusuzluğun sıkıntısını yaşıyor.Bu durum çocukların psikolojisinin  bozulmasına okulda derslerinde  başarısız  olmalarına  neden olmaz mı?

 Karanlıkta işe gitmenin  insanlar  açısından bir de güvenlik sorunu var.O saatlerde işinize gittiğinizde yollarda   yeterli  ışık yoksa, insanların uykuda olduğu sokakların ıssız  olduğu bir zamanda  yalnız olarak  işinize gitmek zorunda kalıyorsanız bundan endişe duymamak mümkün mü?

 21 Aralık  halk arasında “Gün dönümü ” gündüzlerin en kısa gecelerin en uzun  olduğu gün olarak  tanımlanır.O günden  sonra geceler kısalmaya, gündüzler uzamaya başlar.

Doğanın kanunu bu.Ta ki 21 Hazirana kadar gündüzlerin uzaması devam eder. Yine böyle kış günü geldiğinde gecenin karanlığına, kasvetli karanlık  günlere  geri  geliriz.

Sabahın etken saatlerinde kalkıp  okuluna,işine gitme telaşında olanları gördükçe onların nasıl bir zahmet içinde olduklarını düşündüm.İnsanların her biri geçim ve geleceğini güvence altına alma peşindeler .Bu koşullar zora girdiğinde bunun  çilesini  her zaman olduğu gibi yine  zor şartlarda yaşamını sürdüren halkımız  çekiyor.

İdarecileri yanlış planlamaları halkın yaşam şartlarını da daha zora girmesine neden oluyor.Bu konuda endişesi olmayan ,tuzu kuru  kimseler  için böyle bir sorun olmuyor.Onlar geceyi gündüz gündüzü gece gibi kullanabiliyor.

-----------------------

FIKRA

FIRINCIDAN AL BAKKALA VER

Bir Bektaşi’nin cebinde kırk parası varmış.Yirmi parası ile ekmek almış. Verdiği kırk paranın yirmi parasını geri isteyince:

Fırıncı:

“Verdik ya “demiş.

Kavgaya başlamışlar  Bektaşi başa çıkamayınca “Allah belanı versin” deyip oradan ayrılmış..

Biraz sonra  bakkala giderek yirmi paralık peynir istemiş.Peyniri  alıp yürümüş.

Bakkal arkasında seslenmiş:

“Baba yirmiliği vermedin”

“Verdik ya..”

“Hayır vermedin”

Bakkal “Belki verdi de unuttum” diye lafı uzatmamış.

Köşeyi döndüğünde Bektaşi bir kenara çekilip karnını bir güzel doyurduktan sonra:

-“Allah’ım sen işin esasını bilirsin.Fırıncıdan alıp  yirmi parayı bakkala ver”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.