İnsanların zorlukla güç koşullarda geçse de geçmişe yönelik özlemleri vardır.Yaşanılan yıllar her zaman geri gelmesi için özlem duyulan yıllar olmuştur. Günümüzde eski yıllarda geçen yıllara duyulan özlem daha da arttı.
Özellikle dar gelirli vatandaşlar geçen yılların özlemini daha çok duyuyor. Niye duymasınlar ki, bundan birkaç yıl önce yaşanılan geçim sıkıntısının kat kat fazlasını bugün yaşıyoruz. Pazardan eli boş dönen bir arkadaşla ayak üzeri konuşuyorum.
Kendisine neden alış veriş yapmadan döndüğünü sorduğumda ellerini havaya kaldırıp şöyle dedi ”Allah’ım ne suçumuz var ki bu günleri bize gösterdi.pazardaki fiyatları gördüğünde insanın çıldırası geliyor.
Bakıyorsun bir hafta önce satılan bir mal bir hafta hatta bir iki gün sonra zamlanıvermiş.her satıcı maliyetlerin arttığı gerekçesine sığınıyor. Bu nasıl bir artıştır ki her hafta tekrarlanıyor. Cebine yeterli olacağını sandığınız bir miktar para alıyorsunuz.Pazara geldiğinizde bu paranın alacaklarınıza yeterli olmadığınızı gördüğünüzde kahroluyorsunuz.
Bu paralarla bundan çok değil iki yıl öncesi alışveriş yapacağınızı hesap ettiğinizde o günlerin özlemini duymamanız mümkün mü.?.Gelecek günlerin mutlu geçeceğini vaat edenler bırakınız halkı mutlu etmeyi yaşam şartlarımız her geçen gün artıyor.Elindeki kısıtlı imkanlarla ihtiyacınızı nasıl karşılayacaksınız.
Düşünüyorsunuz da oraya koysan olmuyor buraya koysan dolmuyor.Böyle benin gibi onlarca insanımız pazardan eli boş dönmek zorunda kalıyor.Geçimimiz için yeterli seviyede olmayı bırakınız asgarisini de karşılayamıyoruz.
Her ihtiyacımızdan kısıtlama yapmak sağlığımızı da tehdit eder duruma geldi.Bir kilo et iki yüz lirayı aşmış nasıl alıp sofranıza koyacaksınız.? Peyniri,yumurtası,sütü zam üzerine zam görüyor.Bu koşullarda dar gelirliler gıdasını nasıl karşılayacak..
Yıl sonunda emekli ve asgari ücrete yapılan kısıtlı zamları görenler anında sattıklar mallara zam yapmayı ihmal etmiyor.
----------
ZAMLARI BİR NEDENİ DE KOMŞU ÜLKELERDEN GELENLER
Piyasanın zamlanmasının bir nedeni de komşu ülkelerden ilimize alışveriş için gelenler oluyor.Özellikle Bulgarlar aldıklarının fiyatını dahi sormadan alışveriş yapıyor. Bulgar parası Leva’nın verdiği avantajla ihtiyaçlarını rahatlıkla karşılıyor.Pazarlarda yerli müşteriye pek rağbet yok.
Bizler ancak pazarların dağılım saatlerini beklemek zorunda kalıyoruz.Gün boyu hangi markette indirin olacak diye gözlüyoruz..
Bu durum karşısında geçmiş yıllara özlem duymamak mümkün mü.?Keşke o günler tekrar geri gelse diye hayal ediyoruz” diyen vatandaşımız bu yakınmasında haksız mı?
Gerçekten bugün ,geçim zorluklarının arttığı kış günlerinde halkın en önemli sorunu geçim derdi.
Özeklikle kısıtlı imkanı olanlar bu sıkıntıyı daha çok çekiyor.Bu çile daha ne kadar devam edecek bilemeyiz.Geçim zorlukları insanların sağlığını bozduğu gibi toplumda huzursuzluğu da tetiklemez mi?
----------------
FIKRA
BELKİ SENİ ALIR
Nasreddin Hoca hastalanmış ölüm döşeğinde yatıyormuş.Karısı onun kurtulamayacağını anlayınca,başlamış ağıt yakınmaya.
Karısını feryadını gören Hoca:
“Hanım kes zırlamayı şimdi elini yüzünü yıka,
sürmeni çek en güzel kıyafetlerini giy.şöyle salına salına yanımda gez.” Demiş
Karısı:
“Aman hoca sen canınla uğraşırken ben nasıl süslenip karşında dolaşırım.”deyince:
Hoca:
“Canım ben bunu senin için yapmıyorum ki, Azrail bakarsın kısa zamanda gelir belki seni görünce beğenir de benim yerime senin canını alır diye söyledim”