Türkiye’nin buğdayı, ayçiçeği, çeltik, gibi ürünlerin en önemli merkezlerinden biri olan Trakya, son 91 yılın en kurak dönemini yaşıyor. Üreticiler, ayçiçeği ve buğday gibi ürünlerde kuraklık nedeniyle verim kaybı yaşarken, DSİ verilerine göre bölgede bulunan 6 baraj ve 31 gölette 2019 yılına yüzde kırk doluluk oranıyla girildiği, bu yıl ise aynı baraj ve göletlerde su seviyesinin yüzde 20’e kadar düştüğü kaydedildi. Edirne’de Meriç ve Tunca nehirlerinin debileri dip seviyeyi görürken, Meriç’te kum adacıkları oluştu’ deniliyor ve yer altı sularının yüzde 85’i de tükenmiştir ve bu tüketim biçimiyle yer altı su seviyesinden artık istifade edilemeyecek noktaya gelinmiştir”
Bu açıklamayı Hüsnü Mahalli’nin gazetedeki köşe yazısından alıntıladım. Çünkü bizim buraların yani Edirne ve Trakya’nın sorunları dillendirilmiş. Olayı yaşayanlar ve zarar görenler elbette işin içinde olanlardır. Ancak bölgemizden haberimizin olması bizim için de geçerli. Çünkü her şey birbirine bağlıdır.
ANILARI ANIMSAMAK
Ben şimdi enikonu sönmez bir orman yangını
Börtüböcek külleri alevlere karışan duman
Aşkın canları mı, hadi canım sen de
Saygı duruşundayım elim kolum kırık
Trakya’dan kalkan kuşlar nereye
Çaresizlik başını almışken yakın evlerle
Duş yüzüm küllendi erkenci aklarımda
Bir sevda türedi hastalıklı bedenlerde
Alnımda ateş böcekler i geceleri
Gündüzden kalma enerji fazlası
Korkuyor küllenince gece rüzgarı
Aklımdan geçenleri kuru dallarına anımsattım
Güneş solarken ufkun karamsar yüzünde
Renkten renge giren bulutlar
Güneşi uğurluyordu akşam akşam
Serin esen rüzgarın köşe taşından
Şımarık mehtabın gönderisi albeni
Az şekerli ışıkları kahve telvemde
Neyi neleri gizliyor dolunayken bile ay
Gözler güzel olsa da karanlık işte
Aydınlıktan döner dönence kılıklı yer çekimi
Vizeli N.T