Edirne Otogarı’nın uzun yıllardır işletmeciliğini yürüten iş insanı Mustafa Altunhan, gündemdeki otogar ihalesi ve olası tahliye planlarına ilişkin iddialı ve ayrıntılı açıklamalar bulundu. Saraçlar Caddesi’ndeki otelinde düzenlenen basın toplantısında Altunhan, belediye ve valilikten kendisine alternatif yer gösterilmesini talep ettiğini ifade etti.
Altunhan konuşmasında, Edirne Otogarı’nı 25 yıldır işlettiğini hatırlatarak, otogarın bu sürede “asayiş bakımından örnek” olduğunu savundu. “Yirmi beş yılda bir darp, gasp, çanta çekme, çığırtkanlık gibi olay olmadı. Biz işimizi severek yaptık” diyerek, tesisin güvenlik ve hizmet standardını öne çıkardı.
Altunhan, işletme yetkisini belgeleyen T2 belgesinin 2028’e kadar geçerli olduğunu belirtti ve bu belgenin belediyenin izniyle verildiğini aktardı. Karayolları ve ulaştırma mevzuatına atıfta bulunarak, “Eğer beni otogardan tahliye edeceklerse Karayolları Ulaştırma Kanunu gereği bana bir yer göstermek zorundalar” iddiasını yineledi. Bu konuda kendisinin belediyeye dilekçe verdiğini, fakat hâlihazırda kendisine yer gösterilmediğini söyledi.
“İHALE VARSA BEN KATILMAYACAĞIM"
İhalenin yürütülme biçimine ilişkin ciddi eleştirilerde bulunan Altunhan, yeni ihaleye girmeyeceğini belirtti: “Ben çocuklarımı, torunlarımı belaya sokmam. O ihaleye girmeyeceğim.” Bununla birlikte hakkını arayacağını, belgeli işletmecilik hakkının korunmasını isteyeceğini vurguladı.
Konuşmasında mali ve sektörel zorluklara da değinen Altunhan, “Bir otobüs 20 milyon liraya dayanmış durumda. Biz yurt içi ve yurt dışından kazandığımız parayı Edirne’ye yatırdık; filomuzda yaklaşık yüz araca yakın kapasite olduğunu düşünüyorum” gibi ifadeler kullandı. Ayrıca Afet ve acil durumlarda kurumlara ve topluma destek verdiklerini; deprem gibi olaylarda emniyet, yargı ve sağlık personelinin taşınması gibi hizmetleri sağladıklarını hatırlattı.
Altunhan, sözlerini şu çağrıyla bitirdi: “Devletime saygım sonsuz. Ama devletim de benim yanımda olsun. Beni tahliye edeceklerse önce bana yer göstersinler.” Ayrıca hukuksal ve toplumsal zeminde hakkını arayacağını, çalışanlarının ve ailesinin mağdur edilmemesi gerektiğini belirtti.
Mert Hamarat
