Panelde söz alan Avukat Bülent Kaçar, Kırklareli Doğa ve Kültür Derneği (DOKU) Yönetim Kurulu Başkanı Göksal Çidem’in Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'na yaptığı başvuruya gelen resmi yanıtı kamuoyuyla paylaştı.
Kaçar, bu belgede Trakya’da kurulacak nükleer santral projesinin Çin devleti ve Çinli şirketler iş birliğiyle yapılacağının açıkça görüldüğünü belirterek, "Bu, elimizdeki en önemli resmi belge. Kamuoyuna açıkça bilgi verilmediğinin de kanıtı niteliğinde" denildi.
Kaçar, devlet kurumlarının bölgede altyapı çalışmalarına başladığını, ancak kamuoyuna ‘erken aşamadayız’ açıklamaları yaparak bilgi sakladığını da vurguladı. Özellikle yer seçim raporlarının açıklanmamasının hukuki olarak tartışılması gerektiğini söyledi.
BARODAN MESAJ "GÖREV VE SORUMLULUĞUMUZ VAR"
Panel, Edirne Barosu Başkanı Gökhan Karakoç’un açılış konuşmasıyla başladı. Karakoç, anayasa ve avukatlık kanununun barolara yüklediği kamusal bilgilendirme sorumluluğuna dikkat çekerek, şöyle dedi:
“Trakya’daki nükleer enerji yatırımlarının bölgenin hassas ekosistemini bozabilecek olması, halkımızı ve çevre örgütlerini ciddi endişelere sevk etmektedir. Refahı, sağlığı ve güvenliği korumak önceliğimizdir. Çernobil faciası bize bu teknolojinin ne denli büyük tehlikeler barındırdığını acı şekilde öğretti."
Karakoç ayrıca, Trakya'nın verimli tarım toprakları, kadim tarihi ve doğal güzellikleriyle eşsiz bir bölge olduğuna vurgu yaparak, olası bir nükleer santral projesinin hem çevresel hem de sosyal yönden büyük tehditler barındırdığını ifade etti.
"ÇERNOBİL UNUTULMAMALI"
Başkan Karakoç, konuşmasında düşük karbon salınımı vaadiyle sunulan nükleer enerjinin, atık yönetimi ve olası çevresel felaketler açısından ciddi sorunlar barındırdığını belirtti:
"Deprem kuşağında yer alan bir bölgede nükleer santral kurulması, Trakya'nın tarımını, turizmini ve halk sağlığını ciddi şekilde tehdit edecektir. Geçmişte yaşanan Çernobil gibi facialar, bu risklerin asla göz ardı edilmemesi gerektiğini bize gösteriyor."
Panelde konuşan Trakya Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Yılmaz Çamlıtepe, nükleer santrallerin çevre ve insan sağlığı üzerindeki etkilerine dikkat çekti. Çamlıtepe, Istranca Dağları'nda maden aramaları sonucu çevresel tahribatın zaten ciddi boyutlara ulaştığını belirterek şöyle konuştu:
“Istranca’nın %50’si şimdiden çorak hale geldi. Eğer nükleer santral faaliyete geçerse, bu topraklarda yaşayan son sağlıklı nesil bizler olabiliriz. Herhangi bir sızıntı, nesiller boyu sakatlık, genetik bozukluk ve ölü doğumlara yol açabilir. Hiçbir bilim insanı bu risklerin altına imza atamaz.”
Çamlıtepe, nükleer enerji yerine doğa dostu, yenilenebilir enerji kaynaklarının geliştirilmesi gerektiğinin altını çizdi.
HUKUKİ MÜCADELEYE DEVAM
Edirne Barosu, panelin sonunda Trakya halkını ve ilgili tüm sivil toplum kuruluşlarını daha duyarlı olmaya davet ederek, hukuki yollarla mücadeleyi sürdüreceklerini açıkladı. Edirne Barosu'nun, Trakya’nın doğasını ve halk sağlığını koruma adına gerekirse yargı süreçlerini başlatacağı belirtildi.
Bülent Sarıçiçek