1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü, Edirne'de coşkuyla kutlandı. İşçiler, bayramlarını halay çekerek kutladı.
1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü etkinlikleri, çok sayıdaki emek ve meslek örgütü üyesinin, siyasi parti ve sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin, Şükrüpaşa İlköğretim Okulu önünde toplanmasıyla başladı. Burada oluşturulan kortej, Atatürk Bulvarı üzerinden, Saraçlar Caddesi'nde hazırlanan platfor önüne kadar yürüdü. Yürüyüşüne Edirne Belediye Recep Gürkan, milletvekili adayları, Sivil Topluk Kuruluşu temsilcileri, sendika temsilcileri ve çok sayıda vatandaş destek verdi.
Saraçlar Caddesi'nde hazırlanan alana gelen yüzlerce katılımcı, alanı kısa sürede doldurdu. Ardından Emek örgütleri adına Türk-İş İl Temsilcisi ve Tes-iş Şube Başkanı Zeki Şişko bir konuşma yaptı.
“EMEK BİZİM GELECEK BİZİM”

Şişko, işçilerin, kamu emekçilerinin, gençlerin, kadınların, emeklilerin, çocukların geleceği için tarihsel bir dönemde, 2023 1 Mayıs’ında bir arada olduklarını dile getirerek, şunları söyledi:
“İşçi sınıfının Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü olan 1 Mayıs’ın ülkemizde güçlü bir tarihi vardır. Tüm engellemelere, yasaklamalara, baskılara rağmen başta Taksim olmak üzere ülkemizin meydanları dünyanın en kitlesel 1 Mayıs’larına tanık olmuştur.
Yılın 365 günü ezilen, sömürülen, horlanan, yok sayılan milyonlar 1 Mayıs alanlarında kendilerini ifade eder; taleplerini, umutlarını, tepkilerini omuz omuza paylaşır. 1 Mayıs, tüm değerleri üreten işçilerin-emekçilerin bugüne dair itirazlarını ve yarına dair hedeflerini ifade ettiği bir gündür. 1 Mayıs alanları yüz binlerin birbirlerine ve tüm dünya işçi sınıfına yüzünü döndüğü ve elini uzattığı alanlardır.
Bugün işçi sınıfının, emekçilerin sesine, sözüne, gücüne hem dünyada hem de ülkemizde her zamankinden daha fazla ihtiyaç var. Bugün dünyanın dört bir yanında hakları için, adalet için, demokrasi için, barış için mücadele eden işçilerin, emekçilerin, gençlerin, kadınların sesleri 1 Mayıs meydanlarında buluşuyor.
İŞÇİLER SAYISAL OLARAK BÜYÜRKEN, ALDIĞI PAY AZALMAKTA
Tüm dünyada işçi sınıfı sayısal olarak hızla büyürken, ücretli emek yaygınlaşırken; biz üretenlerin toplumsal zenginlikten aldığı pay azalıyor. Sermayeyi emek sömürüsü de doyurmuyor. Doğa sermayenin sınırsız yağmasına açılıyor; yetmiyor, savaşlarla milyonlar yerinden yurdundan ediliyor. Başta işçi sınıfı olmak üzere tüm insanlık sermaye düzeninin bu ağır tahribatına ses çıkarmasın diye baskıcı rejimler destekleniyor.
Kapitalizm ve onun en vahşi biçimi olan neoliberalizm bugün dünya halklarına daha fazla sömürü, daha fazla eşitsizlik, daha fazla yağma, daha fazla yıkım ve yarattıkları bu cehennemin bekçisi olarak daha fazla otoriter rejim vaat ediyor.
Evet, bu korkunç hikayenin en kötü, en ağır süreçlerinden biri ülkemizde yaşanıyor. Bugün burada memleketin içinde bulunduğu hali uzun uzun anlatmaya, sorunların hepsini sıralamaya elbette ihtiyaç yok. Sadece başkanlık rejiminin sonrasında, pandemide, ekonomik krizde ve depremde karşı karşıya kaldığımız hakikat belli: İnsanca çalışmamız ve insanca yaşamamız bir yana, hayatta kalmamızı bile sağlamaktan çok uzak bir düzenle karşı karşıyayız. Sadece başkanlık rejimi boyunca 4 yılda 5,5 milyon işsize 3,5 milyon yeni işsiz daha eklendi. Ücretlilerin sayısı hızla artarken, emeğin milli gelirden aldığı pay yüzde 38’den yüzde 25’e düştü; sermayenin payı yüzde 44’ten yüzde 57’ye yükseldi.
İŞÇİDEN ALIP PATRONA VERDİLER
İşçiden alıp patronlara verdiler, fakirden çalıp zenginin kasasını doldurdular, dar gelirliden alıp rantiyeye kaynak aktardılar, rant için kentleri ve doğayı betona boğdular, asırlık yardım kuruluşlarını bile depremde çadır satar hale getirdiler, doğal afetleri felakete çevirdiler. Sözün özü; evet, memleketi bir şirket gibi yönettiler! Memlekette, hak aramayı, sendikalı olmayı, grev yapmayı engellediler, üstelik bu yaptıklarıyla övündüler. Güvencesiz çalışmayı hemen her alanda hakim hale getirdiler, bizlerin işini ekmeğini iktidarın ve patronların insafına terk etmeye çalıştılar. KHK’ler ile çalışma hakkını gasp ettiler, Anayasa’yı rafa kaldırdılar, mahkeme kararlarını uygulamadılar. Hak, hukuk tanımadılar.
Şirket gibi yönettikleri ülkede salgında, depremde, ekonomik krizde en ağır bedelleri biz ödedik ama onların geliri de serveti de katbekat büyüdü.
Bugün burda yeni bir başlangıç yapıyoruz.. Bu ülkenin tüm değer ve güzelliklerini üreten biz işçilerin, emekçilerin yöneten olduğu bir düzen kurma irademizi ilan ediyoruz.”
İŞÇİLER HALAY ÇEKEREK KUTLADI
Konuşmanın ardından işçiler, Emek bizim gelecek bizim, yaşasın 1 Mayıs, Yaşasın örgütlü mücadelemiz gibi sloganlar attı. Ardından etkinliğe katılanlar çalan müzik eşliğinde halaylar çekerek günlerini doyasıya eğlenerek geçirdi.
Yavuz Göktaş




