Kırkpınar Kültürünü Tanıtma ve Yaşatma Derneği Kurucu Başkanı Hüseyin Erkin ve yönetim kurulu üyeleri, bu yıl 664’üncüsü düzenlenecek olan Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşleri öncesi kapsamlı bir basın açıklaması yaptı. Dernek binasında gerçekleşen toplantıda konuşan Erkin, sadece güreşlerin organizasyonuna değil, bölgesel işbirliği, altyapı, ağalık geleneği ve genç pehlivanların geleceğine dair önemli açıklamalarda bulundu.
Erkin, Kırkpınar'ın Edirne için büyük bir kültürel miras olduğunu vurgularken, bu değerin yalnızca Edirne ile sınırlı tutulmaması gerektiğinin altını çizdi. “Kırkpınar, sadece Edirne’nin değil; Kırklareli, Tekirdağ gibi Trakya illerinin de ortak hafızası ve mirasıdır” diyen Erkin, geçmişte bu illerde yaygın olan yağlı güreşlerin artık sadece Edirne’de sürdürüldüğüne dikkat çekerek,“1990’lara kadar Tekirdağ’ın köylerinde, Kırklareli’nin ilçelerinde, İpsala’da panayırlarla birlikte yağlı güreşler yapılırdı. Bu gelenekler zamanla unutuldu. Ama bu toprakların güreşçi yetiştiren özelliği kaybolmadı. Bugün bu üç il arasında kurulacak bir dayanışmayla Kırkpınar çok daha güçlü bir yapıya kavuşabilir”dedi.
Erkin, Tekirdağ ve Kırklareli belediyelerinin Kırkpınar hazırlık sürecine doğrudan dahil edilmesi gerektiğini belirterek, bölgesel iş birliğiyle organizasyonun hem kültürel hem ekonomik anlamda zenginleşeceğini ifade etti.
"TRAKYA'DAKİ BELEDİYELER TAŞIN ALTINA ELİNİ KOYMALI"
Erkin, “Edirne Belediyesi bu organizasyonun ev sahibidir ama Trakya’daki diğer belediyeler de bu işe ortak olmalı. Bu yalnızca güreş sahasıyla ilgili değil; aynı zamanda kültürel mirasın yaşatılması, bölgeye ekonomik katkı sağlanması ve gençlerin teşvik edilmesi açısından da kritik bir mesele” dedi.
Kırkpınar ağalarının son yıllarda geleneksel görevlerinden uzaklaştığını söyleyen Erkin, ağalık müessesesinin sadece ihale kazanmakla sınırlı kalmaması gerektiğini savundu. “Ağa demek sadece parayı vermek değil, bu kültürü temsil etmektir.” şeklinde konuştu.
Erkin, Geleneksel Güreşler Federasyonu tarafından yayımlanan yönetmeliğe göre ağaların etkinliklerde geleneksel kıyafetle yer alması gerektiğini hatırlatarak, bu kurala dahi yeterince uyulmadığını ifade etti.
Yağlı Güreş Ligi sistemiyle birlikte Kırkpınar’a katılacak pehlivan sayısının sınırlandırılmasının büyük bir hata olduğunu savunan Erkin, bu durumun genç güreşçilerin çayıra çıkma hayalini gölgelediğini belirtti.
“Eskiden Kırkpınar Çayırı’na gelen her genç pehlivan büyük bir onur yaşardı. Bugün ise 40 başpehlivanla sınır koyuyoruz. İlk 64’e girme zorunluluğu gibi teknik düzenlemeler bu kültüre zarar veriyor. Kırkpınar çayırına çıkmak isteyen herkese fırsat tanınmalı. Gerekirse güreş süresi 2,5 değil, 4 güne çıkarılmalı.”
Erkin ayrıca, güreşlerin seyir zevkinin düştüğünü, teknik puanlamaların yerine geleneksel oyunların ve güreş taktiklerinin öne çıkması gerektiğini belirterek, kuralların gözden geçirilmesini önerdi.
Sarayiçi çevresindeki ulaşım sorunlarına da değinen Erkin, özellikle yoğunluk anlarında giriş ve çıkışların büyük sorun yarattığını söyledi. “Kanuni Köprüsü sadece giriş için kullanılmalı, çıkış ise Saraçhane’den mavi seddeye yönlendirilmeli” diyen Erkin, Tunca üzerindeki bir kolun üzerine yeni bir köprü yapılmasını ve 30 dekarlık alanın otoparka dönüştürülmesini önerdi.
Kırkpınar’ın sadece bir güreş organizasyonu değil, aynı zamanda bir tanıtım ve yatırım fırsatı olduğunu vurgulayan Erkin, bölge ekonomisinin de bu etkinlikten faydalanması gerektiğini söyledi:
“Yıllardır protokolün birkaç gün önce yaptığı davet turları gelenek haline geldi. Artık bu klasik çizginin dışına çıkmalıyız. TOBB, TÜSİAD gibi iş dünyasının temsilcileri davet edilmeli, Trakya’nın lojistik gücü ve yatırım fırsatları bu vesileyle tanıtılmalı. Özellikle şu anki Kırkpınar ağamız iş dünyasından biri; bu rolü çok iyi değerlendirebilir.”
Erkin’in çağrısı sadece Edirne’ye değil, Trakya’daki tüm yerel yönetimlere, iş dünyasına ve sivil toplum kuruluşlarına yönelik. Kırkpınar’ın bölgesel bir marka haline gelmesinin, kültürel mirasın yaşatılması ve ekonomik kalkınma için büyük fırsatlar sunduğunu belirten Erkin, “Bu mirası paylaşırsak, güçleniriz. Kırkpınar sadece güreş değildir; Trakya’nın ruhudur” dedi.
Mert Hamarat
