Roman Sivil Toplum Gönüllüsü Turan Şallı, konuyla ilgili şunları kaydetti:
"Türkiye’de son dönemlerde “dava adamı” kavramına şahit olmaktayız. Siyasette iki tip dava adamı görülür; Birinin egemenliği altında dava adamı olmak, ikincisi toplumun temsilcisi olarak dava adamı olmaktır. Burada hâkim olan düşünce; birinin egemenliğini korumak, savunmak, sahiplenmedir. Bunun çıkan sonuçlarından menfaate dönüşen ortamlara bulaşmak. Günümüzde özellikle siyasette çok karşılaştığımız bir davranış şekline dönüşür dava adamı olmak. Siyasette dava adamı toplumun çıkarlarını gözeten, devlet mekanizmasının hukuki temelleri üzerine oturtulmuş demokrasi, temel haklar ve özgürlükler kavramlarını savunanlar dava adamıdır. Bir de siyasette ahlak kavramı vardır. Kanunsuz iş yapmamak, toplumun çıkarlarını korumak ve kollamaktır. En önemlisi kul hakkı yememektir.
Toplumun genel kanaati; siyasette dava adamı olmaz, çıkar davası, menfaat davası olur. Dava adamı kavramı meselesi beni yine bizim Çingene/Roman dernekleri arasında duyduğum kelimeyi aklıma getirdi.
ROMAN DAVASI
Ülkemizde hızla değişen siyasal iklim koşullarında “Roman davası” seslendirilmesi ile bir hayli gezinen arkadaş/kardeşlerimi görmekteyim. Hepsi kendilerine bir rol biçme peşinde, hayırlı olsun. Arzular şelale olsun, vekilliğiniz hayırlı olsun. Siyasal tarihimize son günlerde iki parti girdi.
Birisi Romanların partisi Güzel Parti (ŞUKAR PARTİ) ikincisi Abdal-Teberlerin kurduğu Doğuş Partisi Demek ki Roman açılımından umduklarını bulamamışlar, kurdukları Roman dernek başkanlıkları işlerine yaramamış vitesi yükseltmişler. Milletvekili olma kapılarını zorluyorlar, arzular şelale olsun milletvekilliğiniz hayırlı olsun.
Egemen güçlerin her zaman istedikleri böl parçala anlayışına girdikleri anlaşılmaktadır. Birde kavrayamadıkları bir konu; yoksulluğun sarmalında bulunan toplumları etkilemek yoksulluğun aşılması ile mümkündür. Ağaçtan koparılmış olgunlaşmayan meyve mideye zarar verir. Roman davası yoktur, kişisel menfaat davası vardır. Diğer siyasetçiler için toplumsal hafızaya bakmak gerekir. Merhum Necmettin Erbakan’ın bir sözü vardır. “Kadayıfın altının kızarmasını bekleyeceğiz” demişti. Siyasetçi Roman dernek başkanları kardeşlerim olgunlaşmamış meyveyi ağaçtan koparmış yemeğe çalışıyorlar. Var olan bir gerçeği kabullensinler. Ağaçtaki meyveyi olgunlaşmadan midelerine götürmeye çalışıyorlar. Sonradan üzülmesinler, canlı yayınlara sarılmasınlar."
Haber Merkezi
