Tüm Öğretmenler Sendikası Edirne İl Yönetim Kurulu, adına TÖS Edirne İl Başkanı Gökay Bilgin, şunları kaydetti:
"TÜRKLER İLK ÖNCELERİ KENDİLERİNE AİT GÖKTÜRK VE UYGUR ALFABELERİNİ KULLANMIŞLARDI"
İslamiyet’in kabulünden sonra ise Arap harfleri kullanılmaya başlandı. Arap harfleri, Türk Dili için uygun değildi. Yeni Türk devletinin kurulmasından sonra Türkçe’nin daha kolay yazılıp okunması ve yüzde 2 oranındaki okuma yazma oranının bir an önce yukarılara çekilmesi için alfabenin Türk diline uygun olması gerekiyordu.
"1927 YILINDA KURULAN BİR KOMİSYON TARAFINDAN YENİ TÜRK ALFABESİ HAZIRLANDI"
1 Kasım 1928'de Türk dilinin özelliklerini belirten işaretlere yer vererek Latin esasından alınan harfler "Türk harfleri" adıyla 1353 Sayılı Kanunla kabul edilmiştir. Yazı dilinde kullanılan Arap harflerinin yerine Türk harflerinin alınmasını ifade eden Harf Devrimi yapılmıştır.
"ARAP HARFLERİNİN TÜRKLER TARAFINDAN KULLANILMASI, İSLAMİYET'İN KABULÜNDEN SONRA BAŞLAMIŞ, ANCAK BU HARFLER, TÜRK DİLİNE HİÇ BİR ZAMAN UYAMAMIŞTIR"
Türkçe, Arap harfleri ile kolay yazılıp okunamıyordu. Harf Devriminin hedefi, okuyup yazmayı kolaylaştırmak ve yaymak, modern öğretim ve eğitimin gerçekleşmesini sağlamaktı. Harf Devriminin ilk adımı, 20 Mayıs 1928'de 1288 sayılı kanunla, Arap rakamlarının kullanılmasına son verilerek, uluslararası rakamların kabulü ile başlamıştı.
"HARF DEVRİMİ, BÜYÜK BİR TARİHİ OLAYDIR"
Atatürk, 9 Ağustos 1928 gecesi İstanbul'da Sarayburnu Parkı'nda Harf Devrimini halka şöyle duyurmuştur: "Arkadaşlar, güzel dilimizi ifade etmek için yeni Türk harflerini kabul ediyoruz. Arkadaşlar, bizim güzel ahenkli, zengin lisanımız (dilimiz) yeni Türk harfleri ile kendini gösterecektir. Asırlardan beri kafalarımızı demir çerçeve içinde bulunduran, anlaşılmayan ve anlayamadığımız işaretlerden kendimizi kurtarmak mecburiyetindeyiz. Lisanımızı muhakkak anlamak istiyoruz. Bu yeni harflerle behemehal pek çabuk bir zamanda mükemmel bir surette anlaşacağız ki, Milletimizin yazısıyla kafasıyla bütün medeniyet aleminin yanında olduğunu gösterecektir. Vatandaşlar, yeni Türk harflerini çabuk öğreniniz. Bütün millete, kadına, erkeğe, köylüye, çobana, hamala, sandalcıya öğretiniz" demiştir. Harf Devrimi, büyük bir tarihi olaydır. Çünkü, sosyal, kültürel ve siyasi alanda geniş yankıları olmuştur.
"ATATÜRK BU ÇALIŞMALARA "MİLLET MEKTEPLERİ BAŞÖĞRETMENİ" SIFATIYLA KATILDI"
1 Kasım 1928'de Latin alfabesine dayalı yeni Türk Alfabesinin kabulünden sonra, 24 Kasım 1928'de yayımlanan Millet Mektepleri Talimatnamesi gereğince, yurdun her köşesinde Millet Mektepleri açılmış, halka yeni harflerle okuma yazma öğretilmiştir. Atatürk bu çalışmalara "Millet Mektepleri Başöğretmeni" sıfatıyla katılmıştır.
Osmanlı döneminde Arap alfabesiyle yazılan dil “Türkçe” değil Arapça- Farsça-Türkçe karışımı “yapay bir dil” olan “Osmanlıca”dır. Türkçe’nin Türkçe’liğini bitiren Osmanlı Devleti’nin devşirme politikası çerçevesinde Türklerin merkezden dışlanmasına paralel Türkçe’nin de dışlanmış olmasıdır. Örneğin medreselerde bile Türkçe yasaktır. Türkçe Osmanlı döneminde sadece halk arsında yaşamış ve her geçen gün daha da fakirleşmiştir.
Osmanlıca, Arapça- Farsça-Türkçe karışımı “yapay bir dil”dir. Arap harflerinin aydın-halk ve devlet-halk kopmasına etken olduğunu, bir yanda “Osmanlıca” denilen ve yüksek bürokratlar ile ulema tarafından yazılan ve fakat konuşulmayan bir garip dilin, öte yanda ise konuşulan ama yazılmayan “Türkçe’nin oluştuğunu görüyoruz.
"ATATÜRK, DİL DEVRİMİ İLE OSMANLI DEVLETİ DÖNEMİNDE DIŞLANIP İHMAL EDİLDİĞİ İÇİN UNUTULMAYA YÜZ TUTMUŞ TÜRKÇEYİ KURTARMIŞTIR"
Unutulmuş Türkçe sözcükleri derletip toplatıp kitaplaştırmış, yeni sözcükler türettirmiş, hatta kendisi de 100’e yakın Türkçe sözcük türetmiştir ki bu sözcüklerin tamamı bugün dilimize yerleşmiştir ve kullanılmaktadır.
Atatürk yazı devrimi (alfabe devrimi) ile Türkçenin yapısına hiç uymayan Arap alfabesi yerine Türkçenin yapısına uygun Göktürk-Etrüsk-Latin kökenli “yeni Türk alfabesini” kabul etmiştir. Nitekim Latin alfabesindeki 14 harf aslen Göktürk kökenlidir. Bu alfabe değişikliği sayesinde Türk çocuğu genetiğine uygun bu alfabe ile güzel Türkçesini çok kolay bir şekilde öğrenmiştir. Böylece okuma yazma oranı bir anda patlama göstermiştir.
Osmanlı Devleti’nde okuma-yazma oranı kadınlarda binde 4, erkeklerde yüzde 7 olmak üzere toplamda yüzde 2’dir. Harf devriminden sonra 1928–1936 arasındaki 8 yıl içinde okuma yazma oranı 10 kat artarak toplamda yüzde 20’ye çıkmıştır. Osmanlı döneminde cahil bırakılan Türk insanı cehaleti yenmeye başlamıştır.
"ATATÜRK’ÜN “HARF DEVRİMİ”Nİ HAZIRLAYIŞINDA, YÜRÜRLÜĞE KOYMASINDA VE UYGULAMASINI SAĞLAMASINDA SERGİLEDİĞİ ENERJİ VE BECERİ BİR ÖNEMLİ GERÇEĞİ, BİR KERE DAHA APAÇIK ŞEKİLDE ORTAYA KOYMUŞTUR"
O gerçek de şudur: Mustafa Kemal Atatürk, hem Devrim lideridir, hem de bu Devrim ideolojisinin kademe kademe gerçekleştiricisidir. Yani hem “Yapan” hem de “uygulayan” durumundadır. Bu nedenle, Türk Devrimi’ne “Atatürk Devrimi”, bu Devrimin öğretisine ise “Atatürkçülük İdeolojisi” denilmektedir.
TÖS olarak, 1 Kasım 1928'de gerçekleştirilen, Atatürk’ün bir Cumhuriyet mucizesi olan dil ve yazı devriminin 94. Yıldönümünün Ulusumuza kutlu olmasını diliyoruz."
Gözde Kabasakal