Sol Parti Edirne İl Başkanı Necmettin Musaoğulları tarafından yapılan basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
“KANAL İSTANBUL BİR YIKIM PROJESİDİR”
“İstanbul'a yönelik büyük bir ihanet projesi olan 'Kanal İstanbul Projesi' ne tüm bilim insanlarının ve kamuoyunun tepkisine rağmen devam ediliyor. Geçtiğimiz günlerde hazırlanan Çevresel Etki DeğerIendirme (ÇED) raporu da; projenin ekosisteme, su kaynaklarına ve kentsel yaşama etkisini görmezden gelerek hazırlandığını gösteriyor. Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ‘İstanbul Projesinin masrafını gerekirse hazineden karşılarız’ demesini asla kabul etmiyoruz. Açlık ve yoksulluğun dibe vurduğu, hazinenin boşaldığı, krizin yükünün işçi ve emekçilere yıkıldığı bir ortamda böyle bir açıklama cumhurbaşkanının yeni rant alanları konusundaki ısrarını dile getirmektedir. Kanal İstanbul Projesi; ekolojik, ekonomik, sosyal ve siyasi olarak karşı çıkılması ve engellenmesi gereken bir yıkım projesidir.”
“SU HAVZALARINA VE TARIMA DARBE”
“Kanal İstanbul Projesi en başta canlıların yaşam kaynağı olan su havzalarının ve ormanların yok edilmesine neden olacaktır. Kanalın açılmak istendiği bölge, su ve tarım havzası yanında ormanlarıyla da oksijen deposu özelliği taşımaktadır. Kanalla birlikte Karadeniz ve Marmara Denizleri arasındaki akıntı etkilenecek, denizin ekosistemi bozulacaktır. Buna kanaldan çıkacak toprakların Karadeniz kıyılarının doldurulması da eklenince ekosisteme zararı daha da büyüyecektir. Kuş göç yolu bozulacak ve sulakların kuruması göçmen kuşları etkileyecektir. Doğanın dengelerinden biri olan kuşların yok olmasının olumsuz etkileri görülecektir.”
“EMLAK PROJESİ OLDUĞU ORTADADIR”
“İktidarın gerekçelerinin inandırıcılığı yoktur. Montrö-Anlaşması ile güvenceye alınan ve ülkemizin kontrolündeki Boğazları kanal aracılığıyla yok edilmek istenmektedir. Paralı geçiş yapılacak dense de gemi ve tankerler zorlanamayacaktır. Yani ücretsiz geçiş hakkı iptal edilemeyeceğinden Kanal İstanbul'dan gelir elde edilemeyecektir. Ekonomik olarak yeni rant alanı olarak görülen Kanal İstanbul Projesi’nin bir ‘Emlak Projesi’ olduğu ortadadır.”
“TRAKYA’DAKİ TARIMSAL VERİMLİLİK BOZULACAKTIR”
“Trakya topraklarındaki hafriyat, inşaat ve faaliyet zaten bozulmaya doğru giden tarımsal verimliliğin daha da bozulmasına yol açacaktır. Öte yandan yaratılan inşaat talepleri sonucunda gerekecek taş, Trakya'dan sağlanacaktır. Bu da bölgede tarım dışı faaliyetlerin artması ve yaygınlaşmasına zemin yaratacak, tarım toprakları ve ormanlarımıza saldırılar daha da artacaktır. Bu durum Trakya bölgesinin ana fonksiyonu olan tarımsal faaliyetlerin sınırlanması ve bozulması sonucunu doğuracaktır. Kanal çevresinde tuzlanma nedeniyle sular içilmez, topraklar ekilmez olacaktır. Türkiye'nin tarım merkezi olan Trakya Alt Bölgesi'nin, verimli tarım topraklarının yitirilmemesi açısından duyarlılıkların dikkate alınması ve değerlendirmelerin kamu yararını öne çıkaran yaklaşımlarla ve özenle yapılması gerekmektedir. Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası 1/100.000 ölçekli Revizyon çevre Düzeni Planı; bölgenin ülkesel anlamda en büyük potansiyeli olan tarımsal üretimi desteklemeyi, tarım dışındaki fonksiyonları da bu doğrultuda düzenleyerek, küresel ölçekte önemi günden güne artan tarım sektörünü yarışabilir bir noktaya getirmeyi hedeflemektedir. ÇED raporu Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası 1/100.000 ölçekli Revizyon çevre Düzeni Planının vizyonuna ve hükümlerine açıkça aykırıdır.”
“20 BİN FUTBOL SAHASI BÜYÜKLÜĞÜNDE ORMAN YOK OLACAK”
“Kanal İstanbul projesinin ekolojik, ekonomik ve siyasi olarak karşı çıkılması ve engellenmesi gereken bir yıkım projesi olduğu şu olgulardan da anlaşılacaktır; Projeyle yaklaşık 20 bin futbol sahası büyüklüğünde doğal orman yok olacaktır. Proje, kentte ve bölgede geri dönüşü imkansız ekolojik hasarlara sebebiyet verecektir. Proje, kentin üst ölçekli planına sonradan işlenmiştir ve plan ana kararlarıyla çelişmektedir. Proje güzergâhında üç aktif fay hattı bulunmakta, deprem ve tsunami riski de içermektedir. Proje ile tüm nüfus ve istihdam dengesi altüst olacaktır, -Kanal nedeniyle heyelan toprak kaymaları ve sıvılaşma tehlikesi yüksektir. Geçimini tarımdan, hayvancılıktan sağlayan yöre halkı yaşam güvencesini kaybedecektir.Kanalın yapım, işletim maliyeti ve geri ödeme süresindeki dengesizlikler nedeniyle kanalı telafisi imkânsız sorunlar doğuracaktır. 02 Ocak 2020 tarihine kadar tüm yurttaşların çevre ve Şehircilik il Müdürlükleri'ne itiraz hakkı bulunmaktadır. Halkımızı konuyla ilgili duyarlı olmaya ve itiraz hakkını kullanmaya davet ediyoruz.”
Kerem Filiz
