"TÜRKİYE'MİZDE HALKLARIN KARDEŞLİĞİ İÇİNDE SAVAŞA HAYIR!"

Şallı, konuyla ilgili şunları kaydetti: "Kimlikleri yaratan özelliklerin ana öğesi ekonomik zenginlik, siyasal makam, sivil toplum görünürlüğü, kültürel kimliktir. Burada yine Sokrates’in “kendini tanı!” yaklaşımını daha belirgin bir hale getirmekte, sorgulamaya yöneltmektedir. Kişilerin zaman zaman kendilerini kimlik olarak sorguladıkları, köken aradığı her zaman olmuştur. Kimlik sorgusu toplumsal bir derinlik kazanıp,  siyasal bir sorun olarak devlet mekanizmasının önüne sorun olarak çıktığında, siyasal gerilimlere kaydığı dünya tarihinde çok görülmüştür. Bunun son örneğini Rusya’nın Ukrayna’yı işgal edilmesinde görmekteyiz. Savaşın çıkma nedenlerinin bir parçası kimlik ve tanınma çabalarıdır. 
Türkiye Cumhuriyeti topraklarının bütünlüğüne bakıldığında; kimimiz Balkanlardan, Kafkasya’dan, Orta Asya’dan gelen milletlerin torunlayız. Bizleri Türkiye Cumhuriyeti topraklarına sürükleyen sürgünlerin ana temeli TÜRK’lük bağı ve inanç dünyamızdır. Türkiye’de maalesef son zamanlarda kimlikler üzerinden siyaset geliştirildiği, kültürel kimliğin birleştirici unsurlarının yitirilmeye çalışıldığını fark etmemek mümkün değildir. Türkiye Cumhuriyetinde kimlik siyasetinin öne çıkması hiçbir kimliğe fayda sağlamayacağı, daha da ayrıştırma zeminine kaydığını hissetmemek mümkün değildir
Avrupa Birliği’nin ilgi alanlarından biri de kimlik politikasıdır. Kimlik politikasını bazen siyasal, kültürel, ekonomik olarak işler, bazen de demokrasi şemsiyesi altında götürür. Bunlar özenle dikkat edilmesi gereken hususlardır. 
Emperyalist devletler günümüzde demokrasi yalanları altında güçsüz devletleri işgal etmekte,  insanların yaşam hakkını ellerinden almasına neden olmaktadırlar. Kimliklerin her biri vatan topraklarına sahip çıkması, emperyalist güçlerin siyasi oyunlarına alet olmaması gerekir. Demokrasi insan odaklıdır. Topla, tüfekle insan kayıplarıyla demokrasi gelmez. Sokrates’in “kendini tanı!” felsefesi  kişilerin kimlik savaşları için söylenmemiştir. Bireylerin kendini nasıl görmek, tanımlama isteği düşüncesi altında yerleşen bir felsefi bir düşüncedir.
Ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi; “Ulus hayatı tehlikeye girmedikçe, savaş bir cinayettir” Sözleri halen önemini korumaktadır. 
Büyük Türk milletinin içinde farklı kimliklerin olduğu bilinmektedir.  Bu kimliklerin kültürel zenginlikle yoğrulması ve her zaman olduğu gibi, birlikte yaşama kültürü içinde yoğrulmasının önemi ve değeri ortaya çıkmaktadır. Emperyalist yalanlara boyun eğmemeli, kimlik siyaseti değil, birlikte yaşama siyasetinin geliştirilmesine ihtiyaç bulunmaktadır.  Ayrılıkçı düşünceler hiçbir kimliğe fayda getirmediği açıkça ortadadır.  Türkiye’mizde halkların kardeşliği içinde savaşa hayır! Emperyalizme hayır!  Diyoruz."
Haber Merkezi