Eski kuşak ;”ne çabuk geçiverdi şu ömür denen şey!..”diye yakınırlardı biz çocukken. Biz umursamaz hatta gülerdik, bıyık altından.

Bizden önceki kuşak patır patır döküldü gitti. Kalan varsa bile tek tük. “Dalya” diyeler de olmuştur sanırım.

Şimdilerde o günleri bizim kuşak yaşamakta. “Yaprak Dökümü” çoktan başladı da güz ve kış aylarında iyice yoğunlaştı. Ruh sağlığı hocamız sonbahar ve kışın temizlik mevsimi olduğunu söylerdi. Yani çürük çarık ne varsa ve yaşama şansını yitirmişseniz, bu iki mevsim rüzgarları alır götürür. Nereye mi? Kısaca, geldiğin yere desek ne denli doğru olabilir. Hele böyle “Çok bilenler”, Ağzı olanın konuştuğu” zaman diliminde. Oysa benim bildiğim “Söz gümüşse sükut altındır” . Ancak kim anlar, kim dinler. Kulaktan dolma bilgilerle ve boş teneke gürültüsünü andıran çok bilmişlik moda, foya ise.

Siyaset alanı bu konuda oldukça varsıl. Birinin dediğini öbürü tam tersi bir deyişle yanıtlamakta. İşkembeden atanlar kendilerini vaiz sananlar, özel giysi sakal ve görüntülerle boy göstermekte. Onlardan medet umanlara akıl erdirmek te güçlük çekiyor insan.

“Geçsin günler, haftalar,aylar, yıllar…” diye severek söylemeye çalıştığım şarkıyı bile artık mırıldanmaz oldum. Onun yerine “Bir güneş ki, doğmayacak…” şarkısını söylemeye başladım. Kimse dinlemese de kendimi avutuyorum, anlayacağınız .

Güzün yaklaştığı aşırı yağmurlu günlerdeyiz. Çöl sıcakları kol gezmekte. Eh, zamanıdır, diyor avutuyoruz kendimizi. Keyfi yerinde olanlara bir diyeceğimiz yok elbet; ancak, öteki tarafta yaşananlar ve hayvanlar da düşünülmeli. Gerçi hayv anlar artık kibarlaştı. Çünkü bu kez de abartılı yaklaşımlar devrede.Ekmeği bile beğenmiyorlar artık.

Gelen haberler ve yaşananlar hiç iç açıcı değil.

Bir yanda patlamalar…Önlenemeyen yangınlar, depremler ve can kayıpları…

Öte yandan Suriye’den gelen şehit haberleri …

Gelin de yaşama sevincinizi canlı tutun. Neşeli olup gülüp oynayın. Biriken öfkeler bizi nerelere sürükler… insan dehşete kapılıyor. Soğukkanlı olun diyorlar, doğru. Ama onun da kırmızı çizgileri yok mu? Yani demek istiyorum ki: böyle geçmesin günler, aylar, mevsimler…

Aydınlık günlere…

ASMA ALTINDA

Salladım kırık ve kuru dalları

Asma altı günlüğüme gölge

Yorgun iki duble yakamoz

İşten dönüşün alın terine

Cır cır böcekleri şenliğine

Kendi yatağında uyudu nehirler

Sevdiğim şarkılarda dudak izleri

Çakırkeyf yıldızlarım

Aşkın bam teline iki damla hüzün

Balkonları sığdırdım yine

Yaz ceplerime

Vizeli N.T.

ERTELEME

Alnımda kal-ü beladan kalma darp izi

Acılı şarkılar söyledi güncelerime

Ot bitmiyor gülmeyi kaybettiğim güncelerde

Yakamozlaşınca denizn terinde imbat

Safrasını aldırmış yaralı bir dünya

Yokmuş gibi iz sürmek yokuştan yokuşa

İç güdülerime söz geçmiyor vişne dalında

Açlık ve yoksulluk göbek taşında

Kendimi kandırma kararım çok geç ışıdı

Yaşamak mı bilmiyorum yaşadık işte

Ölü doğmuş bir umut yaşar şaşar masalı

Derler ki; cennet cehennem huri nuri şarap

Hüsmen Aga da süler işte: “Var mı üle Paça?

Vizeli N.T

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.