Ülkemizde siyasette üst yönetimde bulunanların birbirine söylemleri, televizyonlarda duyurulan sözleri gerçekten halkın arasında nifak yaratacak düzeyde olmaya devam ediyor.
Siyasette bugüne kadar ülke genelinde konular üzerinde yapılan suçlamalar, bir yana bırakıldı, şimdi kentlerin mahalleleri arasında ayırım yapılacak düzeye geldi.
“Şu mahalle ülke sorunlarını bilmez onların tuzu kuru, yaşam koşulları üst düzeyde” gibi benzetmeler daha da yaygınlaşır tüm illere yayılırsa ülkemiz ne duruma gelir.
Bizim halkımızın en önemli özelliği aralarındaki dostluk, her zaman, iyi ve kötü günlerinde birbirine olan dayanışmasıdır.
Bu dostluk asırlardan bu yana devam etmiştir.
Bu bağları zedelediğimiz zaman, toplumun birliğini,dirliğini sağlayan adeta çimentosu olan bir geleneği yok etmiş oluruz.
Bu benzetmemle şu ve bu siyasi partiyi kastetmiyorum.
Tüm partilerin birbirine karşı söylemleri ağır suçlayıcı sözlerden oluşuyor.
Partililer meramlarını anlatmaları, eleştiri yapmaları için Türkçemizde binlerce sözcük, var onları kullanarak eleştirinizi yapabilirler.
Yaşı altmışın üzerinde olanlar bilirler.
DP iktidarı zamanında yine böyle halkı kutuplaştıran konuşmalara tanık olmuştuk.
O zaman Televizyonlar yoktu. Büyük bataryalı radyolardan “ Vatan Cephesine iltihak” haberlerini dinliyorduk.
Köylerin kahveleri dahi cepheleşmişti. Kimse birbirinin kahvesine gitmiyordu.
Bugün yine siyasetteki bu kutuplaşma ülke geleceği için iyiye alamet değil.
Siyasette toplumu barıştırıcı sözler söylenmeli. Toplumu germeye, husumet yaratmaya gerek var mı,?
Bu hakarete varan sözcükleri duyan parti taraftarları, imam cemaat meselesinde olduğu gibi daha aşırısını uygularsa , yarın seçim olduğunda Edirne’de şu mahalle ülke sorunlarını duyarsız diye bu bölünmüşlüğü illere taşırsı ne duruma düşeriz.
Onun için, aman siyasetin üst düzeyinde olanların üslubunu örnek almayalım. Aramızdaki dostluk politik hesaplara kurban edilmesin.
---------------------------------------------------------------------------
EDİRNE ÜZERİNDE İNCE HESAPLAR VAR
Mahalli seçimlerde İstanbul gibi Edirne’de kilit görevi üstlenecek. Bilindiği gibi bu iki kent Osmanlı Devletinin başkenti olan iller.
Gerek iktidar partisi AKP, gerekse bu ilde oy çoğunluğuna sahip CHP, Edirne için aralarında “seçimi nasıl kazanırım” mücadelesi yapıyorlar.
Trakya’nın diğer illerinde AKP belediye başkan adaylarını açıkladı. Açıklanmayan sadece Edirne kaldı. Neden?
Anlaşılan bu iki il mahalli seçimlerde bölgemiz için odak noktayı oluşturuyor.
Belediye başkanlığı konusunda aday belirlemede CHP bir hata yapar, seçimi kazanamayacak adayı koyarsa AKP onun karşısına en güçlü gerektiğinde eski bakanlardan birini aday gösterebilir.
Bu durumda iktidarın gücü de devreye girmesi halinde CHP’nin kalesi sayılan illerin başında gelen Edirne belediyesini AKP kazanabilir.
Adayların açıklanmamasının arkasında dama taşı gibi adaylık oyunları yatıyor.
Önümüzdeki günlerde bunun yansımasını göreceğiz. Onun için her iki parti yanlış yapmamak için kılı kırk yarıyor. Sonuç ne olacak önümüzdeki günlerde göreceğiz.
FIKRA
KAYSERİLİNİN AÇIKGÖZLÜĞÜ
Oğlu, kayserini olan babasından para ister:
-“ baba bana 500 lira verir misin.?
Baba:
-“ 400 lirayı ne yapıcan ulan, 300 veya 200 lira neyine yetmiyor.
Al sana yüz lira der fakat oğluna elli lira verir.
Oğlu pişkin pişkin güler:
-“ Bana zaten elli lira lazımdı” der
Buna karşılık Kayserili baba cevaplar.
-“ Bak kerataya sahte para vermesem beni kazıklayacaktı” der
ÖZLÜ SÖZ : Hak edilmemiş bir alkış ya da ödül kalp para gibidir. Kazanana er geç zarar verir. Rüyalarımız, ideallerimiz de yıldızlara benzer; onları yakalamamız imkansızdır, fakat karanlık gecelerde yolumuzu aydınlatırlar. / MONTAİGNE
------------------------
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?
CUMA TATİLİNDEN PAZAR TATİLİNE
Türkiye’de ilk pazar tatili uygulamasına 29.Mayıs 1935’te yürürlüğe giren yasayla başlandı.
Pazar gününden önce hafta sonu, resmi dinlenme günü cumaydı.
Hafta tatili yasasında hastane ve benzeri sağlık kuruluşlarıyla taşıt araçları, basım evleri, eğlence yerleri, otel motel türünden yerler, çalışma belgesi olan yiyecek içecek satan dükkanlar pazar tatilinin dışında tutulmuşlardı.
Aykırı davrananlar belirli para cezasına çarptırılıyordu.
