Edirne merkez eski yerleşim alanlarındaki harabeye dönüşmüş evlerin onarılmasına bir çözüm yolu bulunamıyor.
Bugünkü harabe haliyle hayati tehlike de oluşturan bu binalar çöplük alanı gibi mikrop yuvası olmuş ,çevresine kötü kokular yayıyor.
İnsanlar bu binaların çevresinden geçmeye çekiniyor .Bazı harabe yapılar akşamcıların mekanı gibi kullanılıyor.
Çocuklar bu harabelik içinde ve çevresinde tehlikeye aldırmadan oyun oynuyor.
Edirne gibi turistlik tarihi kente bu çirkin görüntüler yakışmıyor.
Buraların hiç olmazsa ana yol çevrelerindeki eski yapılar sarılıp bu çirkinlik önlenmeli.
Bu konuda da henüz bir çalışma yok.
Gelen turistler sadece kentin merkezini ziyaret etmiyor.Harabe haline dönüşmüş tarihi buraların da görüntüsünü çekerek kentimizin olumsuz tanıtımını yapabileceği dikkate alınmıyor mu?
O binalar ki onarılıp eski haline dönüşmesi halinde kentimize ayrı bir güzellik katacak,gelen turist sayısı artacak.
Gelen turistler kentimizdeki özensiz beton yığını evlerle ilgilenmiyor.Tarihi özelliği ola bir dönemi hatırlatan eserler konukların ilgisini çekiyor.Harabe halinde olan eski cumbalı evler bugün onarılmayı bekliyor.Kaleiçi Karaağaç semtlerindeki tarihi binalar turistlerin ilgi gösterdiği ziyaret ettiği yerler.Başka illerde onarılıp eski güzelliğine kavuşa tarihi binalar Edirne’de neden yıkılmasına göz yumuluyor?
Komşu ülkelerden gelen turistlerin atalarının buralarda anıları var .Onlar da yok oluyor.Neden Edirne Safranbolu gibi tarihi binalarla güzelleşen bir yer olmasın.Yetkililer bu konuya da el atmalı .Oralara yapılacak hizmet Edirne turizmine yapılacak en önemli hizmet olacaktır.
------
FIKRA
ZEKA İŞİ
Haydarpaşa’dan trenin kalkmasına birkaç dakika kala bir kadın bilet gişesinin önüne geldi.Arkasında beş on kişi daha bekliyordu.
Gişe memuru sordu:
-“Nereye?”
Kadın
“ Bana baksana sen.benim nereye gideceğim seni ilgilendirmez.ne kadar meraklısın öyle?”
Memur bu söz üzerine öfkeden kıpkırmızı kesildi. Fakat bozuntuya vermedi.
“Dinle bacı kaybedecek vaktim yok bana söyle nereye gideceksin?”
-Peki söyleyeyim Ankara’ya..”
“Ver öyleyse 100 lira”
Kadın paraları sayıp biletini alıp çıktı.
Daha sonra arkasında sırasını bekleyenlerden birine göz kırparak kulağına fısıldadı.
”Yahu bu ne meraklı adam.Amma ben kül yutar mıyım? Ankara’ya gidiyorum dedim.Halbuki ben İzmit’e kızımı görmeye gidiyorum.
Peşimden gelmesin diye mahsus yalan söyledim."
--------------
ÖZLÜ SÖZ
DÜNYA ÜÇ GRUP İNSANDAN OLUŞUR
Sonuçları ortaya çıkaran küçük ve başarılı grup,olup bitenler seyreden oldukça büyük bir grup ile diğer grupları ve nelerin olup bittiğini bilmeyen muazzam bir kalabalık.