Ben, bugüne kadar yazdığım köşe yazılarımda sık sık “Ümitsiz olmayın ümit siz olun” sözcüklerini kullanırım. Toplumsal sorunlara ve hayata bakışım böyledir.
35 yıldan bu yana köşe yazısı yazarım Eski notlarıma gazete arşivlerindeki yazlarıma bakıyorum görüşlerimde yanıldığım çok az olmuş..
Umutsuzluk her zaman insan yaşamına sekte vura. Karamsarlık yaratan ömrünü azaltan bir duygudur. Yaşamımızda koşullar ne kadar zor ve çetin olursa olsun her zaman o zorlukları yenme çabasında azminde olmalıyız.”
“Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar” denilse de Doğru söylemek ve yazmaktan kaçınmamalıyız. Sağlıklı yaşamımız için geleceğe sorunlara umutla yaklaşmak huzurumuz, Bu da mutluluğumuz için de en büyük gıdadır. Her zaman sıkıntılı, zor anlarımızda geleceğimizden umudu eksik etmemeliyiz . Karamsarlığı, gelecek korkusunu kafamızdan silip atmalıyız.
Bilindiği gibi, karanlığın en yoğun olduğu zaman aydınlığın yaklaştığının belirtisidir.
Onu hiçbir zaman bu gerçeği göz ardı edemeyiz.
Tarihte umutla sabırla kazanılan başarıların çok örnekleri vardır. O zamanlarda da sabrederek, zorluklara direnerek çoğu zaman karamsarlığın yoğun olduğu günlerin sonunda insanlar mutluluğa erişmiştir.
Böyle zor geçen günleri görerek sağlığın, ülkede huzurun daha çok kıymetini öğrenmiş oluyoruz. Niye demişler “bir serencam bin nasihatten iyidir” diye.
Onun için insan yaşamının her anında umut eksik olmamalı. Onu yitirdiğimizde ömrümüzü de yitirme noktasına geliriz. Zor da olsa bu sıkıntılı ,ekonomik zorlukların yoğunlaştığı bir de kasvetli havanın son bulacağı günler de geçecek. Biraz tahribat yapıp karamsarlıklar çevremizde dolaşsa da o hava da bir gün sabrımızla son bulacaktır.
Bugünlerde her zamankinden çok morale gelecekten umutlu olmaya ihtiyacımız var. Onu kaybettiğimizde yaşamımızdan çok şey kaybetmiş oluruz. Hani bir söz vardır, her şeyini kaybetsen de neşeni umudunu kaybetme denir. Bu sözde haklılık payının olduğunu unutmayalım.
----------------
FIKRA
AÇ FARE VE BAZI RÜŞVET YİYİCİLER
Aç bir fare kıt kanaat yaşarken talih önüne mısır dulu bir sepet çıkarır. Sepetteki küçük delikten içeri giren fare sevincinden çıldıracak hale gelmiş.Gözü o kadar açmış ki çevresindeki mısır taneleri içinde, doğduğundan bu yana hiçbir şey yememiş gibi, boğazına kadar gömüldüğü mısırlarla karnını iyice şişirmiş.
Sonunda karnı ile birlikte gözü de doyan fare evine dönmek istediği vakit sepete girdiği küçük delikten çıkamayacağını anlamış.
Mısır sepeti içinde bu kötü halini küsüp ağlarken. farenin sesini duyan bir sansar, sepetin yanına gelmiş. Durumu öğrenince fareye şu öğütte bulunmuş:
“Fare arkadaş; şimdi yapacağın şey çok basit.
Delikten girdiğin hale dönünceye kadar hiçbir şey yememek ”demiş.
Kıssadan hisse! Bu örnek rüşvetle suçlananlara ders olur mu acaba.?
-----------------
BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?
İLK BEDEN EĞİTİMİ GÖSTERİLERİ FENERBAHÇE’DE YAPILDI
Ülkemizde ilk beden eğitimi gösterileri İstanbul’da 16 Mayıs 1919 günü şimdiki Fenerbahçe Futbol Sahasının bulunduğu yerde yapıldı. Gösteriyi düzenleyen Erkek Öğretmen Okulu öğrenicileriydi.
Bu gösteriler her yıl mayıs ayında yapılmaya başlandı. Böylelikle yurdun her yerine yayıldı.
19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı adıyla 1938 yılında çıkarılan bir yasayla kesinleşince. beden eğitimi gösterileri bu bayram gününe alındı. “Dağ başını Duman Almış” marşı da ilk gençlik marşı olarak kabul edildi.