Biri 14 Mayıs’ta Milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı seçimi.

İki gemi yan yana gibi olan birincisi netleşmeyince, Cumhurbaşkanlığı seçimi yasal olarak 28 Mayıs’a tekrarlandı.

Sonuçları resmen saptandı ve resmen onaylandı.

Sandık, yani oylar, yani halk “DEVAM” dedi. Bu arada olaylar, kurşunlamalar, çekişmeler de yaşandı. Söylentiler bitti mi? Bitmedi elbet. Siyasi dedikodular, hiçbir zaman bitmez zaten. Bundan sonra da biteceğini sanmam. En kötüsü de suçlamalar… Kulaktan dolma aslı astarı olmayan söylemler…

Hukuk ve yasalar ne güne duruyor. Dedikoduların ne kadarı doğru, ne kadarı uyduruk. Yargının sorunu. Yani aslı astarı olmayan suçlamalarla bir yere varılmaz. Varılsaydı, sanırım YARGI kurumuna gerek kalmazdı. Bu da o toplumu anarşiye sürükler…

Yasama, yürütme, Yargı vaz geçilmez temel taşlardır, demokratik ülkelerde. Teokratiklerde ise diktatörlük ön plandadır. Hitler, Mussolini… ve benzerleri akla gelsin de, anımsayalım. Ne canlar gitmişti pisipisine.

Siyaset çene çalma, suçlama,boş boş konuşma… sanatı değildir…

Şahsen, oylamadan önce ya da sonra bu tür varsayımlara girmemeye çalıştım. Başarılı olabildim mi bilemiyorum .Köşemde de gergin ortamlar nedeniyle pek yer vermedim. Çünkü ben, siyasetçi değilim. Yazmak başka siyaset gene başka. Ama özellikle köşe yazarları yanlı siyaset, yazmadan edemezler. Öyle yanlı ve suçlayıcı şeyler duyuyorsunuz ya da okuyorsunuz ki,şaşırıp kalıyorsunuz. Hele Atatürk düşmanlarının söylemleri hazmedilir gibi değil…

Ne baharlar geldi geçti , daha kim bilir neler gelip geçecek.

 “Takım tutar gibi parti tutmak..” o da yakışıklı değil pek. YETER Kİ CUMHURİYETİMİZE halâl gelmesin…

Seçim sonrası çok kişi; yani genellikle politikacılar ve

Yazarlar özellikle “Millet İttifakı”nın kazanamadığı için çözümler arıyor. Çoğu mantıksız geldi bana.

Gerçekler rakamsal olarak ortada aslında ama Emre Kongar’ın “Ne yapmalı ?” Köşe yazısı Bal gibi gerçekçi yaklaşımlarla dolu. Şimdi izninizle o yazıdan alıntılar yapacağım:

 “Siyaset boşluk kaldırmaz!”

  1. Türkiye’deki siyasal tablonun birinci eksiği Demokratik Rejimdir.

Rejim konusunda boşluğun doldurulması için ise Demoksosyal hukuk devleti için demokratik, laik ve ve Hukuk devleti için mücadele etmek gerekiyor.

a)Demokratik Laik ve sosyal Hukuk devleti için birinci adımı yargının bağımsızlığı için çalışmaktır…”

Ben olsam ne yaparım biliyor musunuz? 1haziran tarihli o gazeteyi bulur ,sindire sindire okurum.

Yazının son bölümündeyim diyor ki:

 “Sevgili okurlarım, ben ne politikacıyım ne siyasal parti lideri:

Dolayısıyla yukarıda yazdıklarım sadece birtakım gözlemlerdir.”

 ***

Bu yazı seçim sonrası olduğu için olacak epey uzunca sürdü.Tam artık sonlandırayım derken bu gün de Sn Emre Kongar’ın aynı konuları işleyen ikinci yazısı köşesinde çıkıverdi : Ne yapmalı”… Diyor ki; bugün ^bu gün Demokratik Rejimi Öldürmemek için ne yapmalı?...” Ve İşte bir bölümü:

Demokratif  Devlet, kendi yurttaşı, vatandaşı olan bütün insanları, aile, din, mezhep, ırk, milliyet,dil, renk, cinsiyet, cinsel eğilim farkları olmaksızın eşit kabul eder.

***

Özetle, ülkemizde demokratik Rejim yeniden inşa edilirken, mukaddes kimliklerin siyasette istismarı önlenmeli, “kimlik siyaseti “ yapılmamalıdır.”

Böyle yaklaşımlara can kurban, doğrusu.İki yazıyı da okuyunca sizler de benim gibi düşünebilirsiniz… Tersi de olabilir sanmıyorum… İki seçim ardı ardına da a be geçim nerde?

Hoşça kal demokrasi…

---------------------------------

HAZRETİ ŞABAN

Konuşan tomruk yapay efeler gibi s(atışta) yine

Siyah kiremitli esans kokulu günceleri

Tepesinde dilsiz ve kaypak yalvaç kopyaları

Elinde koca bir hortum dilinde yabanların domuzu

Nasılsa bir sürü yakalamış güdüyor Hazreti Şaban

Kimin malı… kime demezler mi adama

Babadan mı kaldı, sormazlar mı?

Tezgahta palamut yok, gemicikler yüklü

Derya-denizi de sırtla

Hepsi burada kalacak be Mihriban

Vizeli N.T

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.