Kişilerin özel yaşamlarındaki savurganlıkları veya cimrilikleri kimseyi ilgilendirmez.

Ama söz konusu olan Kamu ise 29 yıl Devlet Memurluğu ve bunun 20 yılı aşkın bir bölümünü yönetici olarak yapmış bir kişi olarak kamudaki israfa hayatım boyunca karşı çıkmışımdır.

Kelime anlamı olarak İsraf; gereksiz yere para, emek, zaman gibi kıt kaynakları hoyratça harcama, savurganlık yapma ve tutumlu olmamak demektir.

İsrafta bulunan kimseye ise "müsrif" denir.

İsraf dinen de yasaktır ve haramdır.

Elbette müsrif olmayayım derken “cimri” de olmamak gerekir.

Bu, özel yaşamımızda olduğu gibi görevimiz icabı hizmet verdiğimiz kurum ve kuruluşlar için de gererlidir.

Aslında müsriflik ve ziyankârlığı daha çok başkasına ait olan yani kendimize ait olmayan mal, para ve zaman da yaparız nedense.

Kendi paramız ile yapacağımız bir işte veya alacağımız bir eşyada veya hizmette yaptığımız pazarlığı ve gösterdiğimiz hassasiyeti başkasına ait olan da göstermeyiz ne yazık ki.

Kendi işimizde zaman mefhumu aramazken görev yaptığımız kurum ve kuruluşta zaman çalmak ve kaytarmak için yarışırız nedense.

Alın teri ile kazanılmış bir varlık ile savurganlık yapmak çok kolay değildir.

Kendimize ait olan bir kırtasiyeyi çok dikkatli bir şekilde kullanırken, Devletin dosya kâğıdına yıkadığımız ellerimizi silip çöpe atarız.

Bilhassa da Devlet dairelerinde, derneklerde, Oda ve Birliklerde buna çok dikkat edilmesi gerekirken maalesef ki en çok israfın meydana geldiği yerlerin buraları olduğu bir gerçeği oldukça üzücü...

Bu günlerde bazı Dernek, Birlik ve Odalarda bu tür savurganlıkların yapıldığı ve saçı bitmemiş yetim hakkının bulunduğunu söylediğimiz bu tür kurum ve kuruluş gelirlerinde çok önemli sayılabilecek gereksiz harcamaların yapıldığına dair iletiler alıyoruz.

Bir kere bunun ayıp ve günah olduğunu bilmeliyiz ve davranışları ona göre ayarlamalıyız.

Yap harcamayı koy faturayı olayı insanı her konuda rahatsız eder.

Yardıma muhtaç insanlar için hizmet etme konumunda olan ve bu konuda para toplama gayreti için de olan bir yöneticinin toplamış olduğu bu para ve yardımları gereksiz harcamalar ile heba etmesi çok yanlış ve ayıptır da..

Üyelerinden topladığı aidatlar ile onlara hizmet etme görevi üslenmiş, Devletin bu konuda gönderdiği yardım ve destekleri üyelerine yansıtma görevi olan bir Birlik veya dernek yöneticisinin sanki cebindeki parayı harcıyormuşçasına hovardaca harcamalar yapması da ne ahlaken ne de dinen hoş görülen bir durum değildir.

Bu kurumları kendi çıkarları ve ikballeri için kullanan ve birçok harcamayı mensup olduğu kurumun kasasından ödediği iddiaları söz konusu olan kişilerin var olduğu söylemleri insanı derinden üzüyor elbette.

Bu konular ile ilgili okurlarımdan gelen iletiler doğrultusunda söz konusu olan bu tür kurum ve kuruluşların bu konudaki müsrifliklerini takip edeceğimi ve her türlü harcamaları ile yakinen ilgilenen kişiler ile temas halinde olduğumu ve bilgileneceğimi belirtmek isterim..

Herkes üyelerinin, ortaklarının ve Devletin kendisine verdiği yetki ve sorumlukları en doğru ve dürüst bir biçimde yerine getirmekle yükümlü olduğunu bilmek zorundadır.

Kaldı ki, bu konular dinen de üzerinde hassasiyetle durulması gereken ve günah sayılan durumlardır.

Allah herkese akıl fikir versin ve şaşırtmasın.

“Devletin malı deniz yemeyen domuz” söylemi yerine; “Devletin malı kılçıklıdır, yerken boğazda kalır” sözünü geçerli kabul edip ona göre hareket etmeliyiz.

Dikkat etmek ve buna uymak sanırım hem ahlaken hem de dinen yapmamız gereken bir davranış biçimi olmalıdır.

Bu konuya karşı olan duyarlılığım nedeniyle birkaç yazı daha yazacağımı belirtmek isterim

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.