Görkemli törenle temeli atılan, sayısız yararları olacağı sıralanan Karaağaç semtindeki Kanal Edirne’nin için bugün çöplük haline dönüşmüş vaziyette içinde su yok, bataklık mikrop yuvası haline gelmiş durumda.

Kanalı sinekler istila etmiş. Karaağaç mahallesinin kanalizasyonu bu kanala akıyor.

500 dönüm verimli arazinin kazılmasıyla yapılan kanalın verimli topraklarının bazıları çukur alanlara atıldı. Bazıları ise çevre çiftçileri tarafından değerlendirildi.

İtalya’daki Po Ovası toprağından daha değerli olan alüvyonlu toprak böyle faydadan çok zararı olan kanala feda edildi.

Çevre sakinleri kanalın halka bir yararı olmayacağı yönünde ısrarlarına rağmen yüksek maliyetle bu göstermelik kanal yapıldı.

Kanalın bugüne kadar hiç bir yararı olmadığı yolunda iddialar var.Kanal nedeniyle çevrede sondajla çıkan su seviyesi daha derine indi.

Yüksek fiyatla istimlâk edilen yerlerin yerine yapılan bu kanal bölgeye verimli toprakların yok olmasıyla aslında zararı oldu.

-----------------------

BÖYLE GİDERSE KENTİN KUZEYİNDEKİ TOPRAKLARIN ÇOĞU SATILACAK

Bölgemiz için önemli olan bir diğer sorun ise,tarımdan geçimini sağlayamayan, bölgemiz çiftçileri sonunda çareyi tarlasını satmada buluyor sonunda geçimleri için sanayi bölgelerine göç ediyor.

Oralarda da iş bulamayan köylülerin bazıları yine köyüne dönmek zorunda kalıyor.

Bunu defalaca gündeme getirdim.Topraklarımız gidiyor,nereye gittiği belli değil,yarın köylülerimiz bu topraklarda ırgat olacak dedim .Kimsenin gıkı çıkmadı.Bir köylünün kendi toprağında atasının mezarının olduğu,yaşamının geçtiği toprakları elden çıkrmanın ne demek olduğunu ancak bu acıyı yaşayanlar bilir.Toprakların girdi fiyatlarındaki aşırı artış sonucu halkımız topraklarını feda etmek zorunda kalıyor.

--------------------

İLİN KUZEY BÖLGESİ ÇİFTÇİLER MAĞDUR

Tarlaların sulama imkanı olmayan Edirne’nin Lalapaşa ve Süloğlu’nun bazı köylüleri mevsimin kurak geçmesi yanlış tohum ekilmesi, ,doğal afet nedeniyle ektiği üründen masrafını dahi çıkaramıyor.

Hayvancılıkta da zarar eden çiftçiler devletten de gerekli yardımı alamayınca kısa sürede sattığı topraklarında işçi duruma geleceklerinden endişe ediyorlar.

Verimli toprakların sulanması durumunda yılda iki üren alınma imkanı olan bu verimli tarlalar sudan mahrum kalınca üreticiler çok masrafla bir ürünle yetinmek zorunda kalıyor.

Mevsimin kurak geçmesi durumunda üreticiler banka borçlanarak yaşamak zorunda kalıyor.

Köylülerden bankaya borcu bulunmayan çiftçi çok az .Bankaların cazip tekliflerine kapılarak ekipman alan çiftçiler sonunda tarım araçlarını yok fiyata elden çıkarıyor.

---------------------------

BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?

PASTIRMA BİZE OĞUZLARDAN MİRAS KALDI

Tarihimizde ilk pastırma Oğuz Türkleri tarafından yapıldı.

Savaşçı oldukları için ömürleri at üzerinde geçen eski Türkler yola gidişlerinde,yanlarına tuzlanmış at ve sığır eti alırlardı.Durup dinlenmeye zaman bulamadıklarından,atın eyerine bacaklarının arasına sıkıştırdıkları bu tuzlu et parçaları günlerce,haftalarca süren yolculuk sırasında basıla basıla bastırma (yani pastırma) olurdu.

Karnı acıkan atlı eyerindeki bu tuzlu etten bir parça keser yerdi.Pastırma daha sonraları evlere de yayılmaya başlandı.O zamandan gelenekle en iyi pastırma Kayseri’de yapılmaktadır .Pastırma Türkler tarafından Rumeli’ye de geçmiştir.Sırt,kuşgönü ,şekerpare ve dilme olarak dört pastırma türü vardır.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.