Şöyle bir Edirne sokaklarını dolaştığınızda,kapanan veya devredilecek işyerlerinin arttığını görürsünüz.
Bir işyeri açmak için yapılan masrafın ne kadar olduğunu ancak o işe girişenler bilir. Bin bir emekle gerektiğinde harca borca girerek bir ekmek kapısı açmak istiyorsunuz.
Bir süre sonra bakıyorsunuz ki, işler iyi gitmiyor.İşyerine alışveriş için gelen giden yok .Belki işler düzelir diye bir süre sabrediyorsunuz,yine değişen bir durum yok.
Geçim sağlamak,eve ekmek götürmek için açtığınız işyeri her geçen gün zarar yazar. İşyerinizi bir süre sabredip,sonunda kapısına kilit vurmak kapatmak zorunda kalırsınız .Onun için de yine bir dizi masraf gerekiyor.
Evde çoluk çocuk sizin gözünüze bakıyor.Başka bir geliriniz yoksa ne yaparsınız? Uykularınız kaçmaz mı.?
Son yıllarda böyle açılıp,bir süre sonra kapanan işyerleri sayısı gittikçe artıyor.Küçük esnaflarımız için yaşama şansları gittikçe yok oluyor.Büyük marketler ve onlara halkın ilgisi küçük işyerlerinin sonunu hazırlıyor.
Daha önceki yıllarda sokak aralarını dolduran bakkal amcaların yerini şimdi tekelci sermayenin büyük marketleri aldı.Marketlerin tüm iş dalları ürünlerine el atması iğneden ipliğe her türlü ürünü satması küçük esnaflarımızın yaşam şanslarını azalttı.Bakıyorsunuz, marketler çiçek satıyor,kırtasiye ürünleri pazarlıyor.Kasap manavın ürünlerini sergiliyor.Hal böyle olunca bu işi yapıp o ürünleri satan işyerleri ne yapsın.? Başka ülkelerde belli ürünleri satıyor. Bizim ülkemizde ise her şeyi satan işyerleri haline geldi.Esnafların yaşamını sürdürmede sorumlu olan yöneticileri bu olanlar karşısında ses çıkaramıyor.
Bu tekellerin güçleri onların sesini soluğunu kesiyor. Bu kurumların alt yönetimlerinin de bu ilgisizliğe ayak uydurması soruna çare bulmada gerekli gayreti göstermemesi onların da görevlerini sonlandıracak.
O zaman esnafların hayır duası yerine beddualarına maruz kalacaklar.
Maalesef gidiş o istikamette koltuk sevdalıları , tekellerin pazarlarını gelişmesi küçük esnaflarımızın sonunu hazırlıyor.
Bu aynı zamanda bu kurumların yöneticilerinin de saltanatının da sonu demektir.
------------
SAAT KAÇ?
Akıl hastanesinin bahçesinde bir akıl hastası sürekli iki yana sallanıyormuş. Doktorlardan biri yanına gelip sormuş:
“neden durmadan iki yana sallanıyorsun.?”
“Ben saatim de ondan” peki şimdi saat kaç.?”
“Dokuzu yirmi geçiyor.”
“Ama benim saatim onu yirmi geçiyor.ya saatleri bir saat ileri aldılar demek,bundan hiç haberim olmadı,deyip daha hızlı sağa sola sallanmaya başlamış.