Edirne’de kaderine terk edilen tarihi binalardan doğaya direnci azalanlar yıkılıp harabe hakine geliyor.
Aslında bu tarihi yapıların restore edilmesi halinde kentimizin turizmine büyük katkı yapacaktır. Yerleşim alanlarındaki cumbalı tarihi evlerin yok olması bir türlü önlenemedi:
Kentimizde tarih mirası evlerin sayıları gün geçtikçe azalıyor.
Bu Edirne turizmi için büyük kayıptır.Bu evleri Safranbolu örneğinde olduğu gibi bir çözüm bulup yıkılmalarının önüne geçemedik.Eski evlerden restore edilenler bakıyorum ne kadar güzel.Sayıları az da olsa Kaleiçi’ne ayrı bir güzellik veriyor:
Bu konu ülke düzeyde değerlendirilip bu tarihi evler yıkılmaktan kurtulamaz mıydı?
Tarihi evler konusunda geçmiş yıllarda mülki amirlerin, çevrecilerin tarihimize sahip çıkanların da önerileri oldu. Bir ara eski tarihi binaların restorasyonu için başka illerce kiralanıp kendi, ürünlerini sergilemeleri gündeme geldi .
Daha sonraları bu unutuldu gitti, . Eski güzel evlerimiz ,tarihimiz gün geçtikçe yok uluyor.
Onların mevcutlarını ayakta kalanlarını korumak için önlem alınmalı.
Edirne sadece Edirnelilerin değil tüm ülkemizin ortak değeri.
Bu tarihi binaların yok olmaması koruması turizme katkı yapIlması lazım .Binalar yok olursa bunun ayıbı sadece Edirneliler olmayacaktır.
Bu arada harabe yapıların çevresi sarılmalı. Buraları çöplük,mikrop yuvası olmaktan kurtulmalı.
Bu tür harabe binalar akşamcıları mekanı haline gelmesiyle aileler buralardan geçmeye çekiniyor.
Bu tür harabe yapıları çevresinin sarılmasıyla çirkinlik gizlenebileceği gibi buraların çöplük haline gelmesi ve akşamcıların yuvası haline dönmesinin de önüne geçilmiş olur.
----------------
FIKRA
KAÇINCI
Ahmet İstanbul’dan trene binmiş köyüne dönüyordu.
Biraz sonra trende biletleri kontrol eden kondüktör kendisini oturduğu koltuktan kaldırdı.
“ Burası birinci mevki sen üçüncüye git”
Ahmet oradan kalkıp bir başka yere oturdu.
Bu kez de kondüktör kendisin, kaldırıp:
“ burası ikinci mevki sen üçüncüye git” dedi.
Ahmet şaşkınlıkla bu kez bir yataklı vagona girdi.
Yeni çiftin kaldığı yerde durup kapıyı çaldı ve sordu:
“Affedersin hemşerim bu kaçıncı ?” dedi…