Millet ittifakının seçimde başarısız çıkmasından sonra bakıyoruz, özellikle ana muhalefet partisi CHP’de seçimdeki başarısızlığın faturası sadece Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na yüklenmek , tek suçlu olarak onu gösterme kampanyası başlatıldı.
Sanki partinin diğer birimleri çok başarılı olmuş gibi tüm sorumluluk Genel Başkan’a havale ediliyor.
Bir kere bu kadar olumsuz ortamda, medyanın büyük bölümünün iktidardan yana, devlet görevlileri ve tüm kamu kurumlarının bu doğrultuda seçim süresince çalışması,bu konuda tüm imkanların seferber edilmesi gerçek dışı haberlerin yaygınlaşması, buna engel olunmaması, ön yargılarla halkın yönlendirilmek istenmesi, yabancıların ne kadar oy potansiyelinin olduğu bilinmeyen bir zamanda muhalefetin aldığı oy azımsanmamalı.
Bu olumsuzluklar dikkate alınmadan sadece kendi partisinin genel başkanını suçlayarak bu soruna çözüm bulunmaz.Tüm bu olumsuzlukların giderilmesi için çözüm yolları acilen üretilmeli.Bu partinin ittifak olarak yanına aldığı partiler seçim sonucuna ne kadar katkı yaptı.?
Bu da masaya yatırılmalı.
---------------
GENEL BAŞKANI SUÇLAMAK ÇÖZÜM DEĞİL
Bakıyoruz CHP yöneticilerini bir bölümü tek suçluyu bulmuş gibi “Vur abalıya” misali tek suçlu genel Başkanlarını görüyor.
Bir süre öncesine kadar kendisine methiyeler dizen, “kesin başarılı olacak” diyen kalemşorlar, medya bülbülleri şimdi hiç kendilerinin hatası yok gibi bu başarısızlıkta tek suçlu olarak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu gösteriyor.9 ay sonra mahalli seçimler yapılacak.Muhalefetin bu seçimde de başarılı olması için birlik beraberliğini sürdürmesi gerekir.”Bizden buraya kadar” deyip haybeden kazandıkları milletvekilleri ile ittifaktan ayrılan partilerin bugün ne amaçladığı belli değil.
CHP’nin bu özverisine karşın bu partilerin millet ittifakına tavır almaları onlara da yarar getirmez.
İş işten geçmeden muhalefetteki bu kaos , dalgalanma, suçlu arama çabaları tümüyle yok sayılmamalı.Hiç olmazsa bazılarının mahalli seçimlere kadar ertelenmeli.
İktidarın bu karışıklıktan yararlanarak mahalli seçimleri ,mümkünse erkene alması, muhalefetin hazırlıksız yakalanmasına, başarısızlığına neden olabilir.Bu hiç bir zaman olanlar unutulsun,başarısızlığın üzerine sünger çekilsin anlamına gelmemeli.
Bu beklenen başarısızlık kişiler üzerine odaklanmamalı.
CHP’nin parti içi disiplini ,halka güveni her geçen gün azalıyor. Partililer bunu dikkate alıp enine boyuna tartışmalı.Bu sağlanmadığı takdirde partinin çarpık örgütlenmesi kişilerin etkinliği yine devam edebilir.Mahalli yönetimlerde adaylar delegelerle belirlenmesi yerine parti üyelerince seçilmeli.
Bu arada parti üyeliğine de parti ilkelerine bağlılık dikkate alınmalı.Şu andaki,parti üyesi ve delegeler arasında ahbap çavuş ilişkileri olduğu yolunda iddialar var.
CHP hiçbir zaman partide etkin kişilerin vesayetinde olmamalı. Kararlarda partililer ve yönetim söz sahibi olmalı. Aksi halde partiye doyulan güven daha da azalır.
CHP bugüne kadar belirgin olan bu zaaflarına acilen çözüm bulamadı.Olanlar sineye çekilip,”partililer seçimde üzerine düşen görevi yaptı” denilmemeli .Yönetimlerin de görevini kusursuz yaptığı konusunda endişeler var.Bazı bölgelerde CHP neden başarılı olamıyor.?
Şartların böyle uygun olduğu bir ortamda başarılı olunacak bir zamanda başarısızlık için sunulan gerekçeler inandırıcı olmuyor.
Tüm bu olumsuzluklar ve aleyhte propagandaya rağmen muhalefetin aldığı oy başarısızlık sayılmamalı. Özellikle bu başarısızlık söylemlerinin muhalefetten çok parti içinden olması CHP’de süregelen zaaflarının devam ettiğinin göstergesidir.
Bu konuda öncülüğü bundan bir süre öncesine kadar bu partiye methiyeler düzen sözde basın mensuplarının olması düşündürücü.
Tüm bu olumsuzluklara karşın, geçmişi Cumhuriyetimizin kuruluş yılına dayanan, ülkemizin en köklü partisinin bugüne kadar olduğu gibi bu engeli de aşacak kadrolara sahip olduğu kuşkusuz.
Bu parti mensuplarının CHP’nin demokrasimizin güvencesi olduğunu dikkate alması gerekir.
Acele ve duygusal kararlar bu partiye yarar sağlamaz. Ona göre tavır almaları kararlarını gözden geçirmeleri gerekir.