Toplum içinde yeri gelip ,söz verildiğinde  konuşmak ,söz söylemek çok önemlidir.Böylece toplum içinde ilişkiler dostluklar  bağlar kalıcı hale gelir.İnsanlar karşılıklı konuşmalarda  saygıyı gerçekleri,karşısındakini kırmamayı   ön planda  tutmalıdır. .Konuşmalar  yapılırken  konuşulanların da dinlenmesi gerçeğini unutmamalıyız. Ne demiş atalarımız” Söz gümüşse sukut altındır ”diye:

Bu hiçbir zaman  insanların  haklı ortamda da susması  anlamına gelmez.

Çağdaş toplumlarda insanlar susarak da  dinlemede olduğu gibi hakkını aramak için  de  yeri geldiğinde konuşmasını ,böylece haklarına sahip  çıkmasını   da öğrenmektedir.

Bakıyoruz,  arkadaş toplantılarında,  karşılıklı konuşmaların gündeme geldiği yerlerde  bazı insanlarımız  sürekli kendilerinin konuşmasını isterler.Bazıları da konuşmanın doğru olup olmadığına bakmaksızın laf olsun diye dinler gibi görünüp “Agob’un keçisi” gibi konuşulanları onaylar.Bunu fırsat bilen konuşmacı  konuşmalarına ilgi olduğunu sanarak konuşmasını bıktırıncaya kadar sürdürür.

Bu tür konuşmalarda kendisinin gündemde olmasını isteyen insanlar taraftarları dışında  hiçbir zaman toplum arasında  hoş karşılanmaz. Laf ebesi  olarak tanımlanan bu  kişiler karşısındakinin konuşmasına da itibar etmezler,her zaman onlara  şüphe ile yaklaşır.

Bu tür kişiler için sadece kendi söyledikler doğrudur. Konuşulacak konular  hakkında hiç bir bilgisi bulunmasa da her konuda  usta hatip görüntüsü vermek isterler.

Başkaları konuşurken ilgi göstermez, sık sık sözlerini keserler. Bu  tür lafazan   kişilerin bilgi birikimi de yoktur:genellikle  bilimsel gerçekleri kendi dar görüşlüne göre sunmak  isterler.

Bizim gibi toplumlarda  laf cambazı olan  kimseler  toplumda kendilerinin ayrıcalıklı üstün kişiler olmasını isterler. Öğrenmenin en güvenli yolunun, gerektiğinde dinlemek ve karşısındakinin sözünü kesme, kendi fikrinde ısrar etme yerine ondan yararlanma ile sağlanacağını kabullenmezler.

Bilginin ilgi ile sağlanacağına  inançları yoktur.Çevremize baktığımızda  tıpkı boş teneke gibi böyle lafazanların seslerinin çok çıktığını görürüz.Bunların en dikkati çeker örnekler ise .Türkiye Büyük Millet Meclisimizdedir. Bazen gündeme  getirilir.Bir meclis toplantısında  liman yapılması konuşuluyormuş. Konuyu dinlemeyen Kayserili bir Milletvekili söz alarak “ben de ilime liman istiyorum “dediği söylenir.

Hakkı olmasa da istemek bu tür  yerli yersiz  kendinin gündemde kalmak arzusunda olan kişilere has bir yöntemdir.Okuyup doğruları öğrenmek de bu tür kişiler için  zulümdür.

------------------

FIKRA

ASANSÖR DE YOK

Yaşlı adam doktora  şikayetlerini anlatmış:

“ aman doktorcuğum,birincide iyi, ikincisinde de idare ediyorum,üçüncüsünde ise nefesim tükeniyor soluk alamıyorum.

  Dördüncüde ise dizlerimin bağı çözülüyor boğulacak gibi oluyorum,dizlerimin bağı çözülüyor ”demiş

Doktor:

“ İnsaf yani bu ilerlemiş yaşınızda birincide durmanız gerekmez mi?”

Adam:

“Nasıl durayım doktor bey, ben beşinci katta oturuyorum.Apartmanımızda asansör de yok  çıkamıyorum” demiş.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.