Öğrenci azlığı nedeniyle köylerimizdeki ilkokullar birbiri ardına kapandı.Okul binaları bugün  harabe haline geldi.

Başka alanlarda dikkate alınmayan devlet   harcamaları  köy okullarının devamı için çok görüldü.

Şimdi bakıyoruz, öğrenciler taşıma sistemi   denilen yöntemle  okul olan  köylere taşınıyor.

İlkokul eğitiminde öğrencilerin en verimli olduğu yerlerin ailelerine yakın  yerler olduğu söylenir.

Eğitim sadece öğrenci ile öğretmen arasında gerçekleşen bir eğitim değil.  Ailelere de eğitimin katkısı olmalı.

Köy okullarının kapanması ile  öğrenciler aile desteğinden uzak kaldı.

Köy okullarından sadece öğrenciler değil veliler de yararlanıyordu.

Ulusal bayram günleri geldiğinde bayram  kutlamalarını izleyip  velilerin de milli duyguları tazeleniyordu.

Köy halkından  bu bağlar koparıldı.Okulları kapanması ile bayram günlerinde köylerde bayramı andıran  görüntüler yok .Köylüler ancak televizyonlarda veya  bayramın kutlama yapıldığı yerlerde görebiliyor.Bayramda bazı köyleri dolaştım bu mutlu günde evine ve işyerine bayrak asan yok denecek kadar az.Bunda köylülerimizi suçlayamayız. Okulların olmadığı yerlerde Ulusal Bayram günleri kutlanmıyor.

Bazı duyarlı vatandaşlar o günde köydeki Atatürk Anıtına bir demet çiçek koyarak bugünü önemli bir gün olduğunu hatırlatıyor.

Avrupa ülkelerinde uygulanan en küçük yerleşim yerinde okulların olması ülkemizde benimsenmedi.

İlkokullar küçük köylerimize çok görüldü.

Şimdi bayram günlerinde muhtarlık, varsa sağlık merkezi dışında bayrağımızın asıldığı bir yer yok.Bayram günlerinde öğrencilerle  birlikte velilerin de İstiklal marşımızın söylendiği günler geride kaldı.

Okulların kapanmasıyla sadece öğrenciler bu haktan mahrum edilmedi.Veliler de öğrencilerden koparılarak ulusal bayram günü kutlamalarından yoksun kaldı.

Şimdi de Mustafa Kemal Atatürk’ün köylülere  güvenini simgeleyen ”Köylü Milleti Efendisidir” sözler yok ediliyor. Bunun en çarpıcı örneğini Özel İdaredeki Atatürk  büstünün önündeki yazıda görürüz. Merak edenler bakar.Orada daha önceleri “Köylü Milletin efendisidir” yazıyordu.Şimdi oraya  millete efendi gerekmez  hizmet eden efendidir  sözleri yazılmış.

Asli görev köylere hizmet olan İl genel Meclisi üyelerini  bu durum iletildi.

Hiç kimse Atatürk’ün sözünün tekrar yazılmasını sağlayamadı.

Benzeri sözle Edirne belediyesinin bir biriminde de yazılı.

Bugün  kimse köylü için milletin efendisidir iddiasında bulunamaz.

Örnekler ortada.Köy okulları gibi Atatürk’ün veciz sözleri de yok edildi.

-----------    .

FIKRA

BAKAN YÜZME BİLMİYOR

Ülkenin birinde görev yapan bir bakan kendini gazetecilere sevdirememiş.

Ne kadar yararlı işler yapsa da makbule geçmiyormuş.

Basın her gün kendisiyle uğraşıyor,ne yaparsa yapsın basına yaranamıyormuş.

Bakan bir gün “öyle bir şey yapayım ki basın mat olsun” diye düşünüp bunu kamuoyuna duyurmuş,,ilanda şöyle demiş:

“Pazar günü saat 10’da denizin üzerinden yürüyerek geçeceğim ”

Aynı saatte  basın mensupları denizin etrafında toplanmış.

Bakan söylediği gibi elinde bastonu ile denizin üzerinde yürümeye başlamış.Böyle yürümesi karşı kıyıya kadar devam etmiş.Bunu gören izleyicilerin gözleri dehşetle açılmış.

Bakan ertesi gün bu haberin doğru olarak yazılmasını beklerken.

Bir gün sonra tüm gazetelerde şu başlık atılmış:

“Bakan yüzme bilmiyor”

-------------------

BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?

ÇAYIMIZI 1878 YILINDAN BERİ İÇİYORUZ.

Ülkemizde ilk çay üretimi Japonya’dan 1878 yılında  ülkemize getirilen çay tohumlarının örnek çiftliklerde ekilmesiyle başlandı

Bu ilk denemenin olumlu sonuç verdiğini gören,Halkalı Tarım Okulu Müdüre Ali Rıza Ertem,Rize ve Artvin dolaylarında çay üretimi için büyük çaba harcadı.

Çayın işlenip kullanılacak duruma gelmesini sağlamak amacıyla ilk olarak Rize’de yapımevleri açıldı.

Çayım günümüzdeki gibi teknikle işlenip ambalajlanması. Ancak 1947-1948 yıllarında gerçekleşti.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.