Küçük esnafların bu sıkıntılı günlerinde çözüm bulunması yerine yönetimler sadece laf üretmekle yetiniyor.Böyle zamanlarda devreye girip sorumluluk üstlenmesi gereken oda ,borsa be meslek kurum yöneticileri esnaflar mahalli yöneticiler sorunları çözmede gerekli gayreti göstermiyor.
Kendileri ile görüştüğüm esnaflar işyerleri kapandığı için geceleri gözlersine uyku girmediğini ,hiçbir gelirleri olmadığı evlerinin geçimi için kazançları olmadan işyerlerini kapatmak zorumda kaldıklarını, makamlarında çözüm konusunda ahkam kesenlerin bir gün esnafların arasında dolaşıp sorunlarını dinlemeleri ne güçlüklerle karşılaştıklarını kendi ağzından öğrenmeleri gerektiğini ifade ederek .
“Bu sıkıntılar böyle gitmez. “Artık bıçak kemiğe dayandı” bir biri ardına gelen zamlarla bu kış aylarının geçim zorluğu daha çetin olacak. Evlerin elektrik,su doğalgaz faturaları ödememiz gereken vergiler belimizi büküyor.
Bizlerin artık olmayacak vaatlere karnımız tok. Başta siyasiler olmak üzere esnafların bu sorunlarına çözüm bulmak için gayret göstermeli. Ülkemizin bazı bölgelerinde esnafların sorunlarının çözümü yönündeki çabaların bizdekinden daha üst seviyede olduğunu duyuyoruz.
Aynı gayretin bizim yöneticilerimiz ve siyasilerimizin de yapmasını bekliyoruz.Lafla peynir gemisi yürümüyor.Bu günlerde bizlere destek vermeyenlerin yarın oy istemek için karşımıza geldiklerinde biz de gerekeni yapacağız.
-----------------
YEDİEMİN PARKLARI DOLULUĞU GİTTİKÇE ARTIYOR
Bir şehrin Yediemin alanlarının görüntüsü o yörenin ekonomik durumunun göstergesi sayılır
Borcunu ödeyemeyen vatandaşların mallarına el konularak depolandığı yer olan Yedi Emin parklardaki her türde araç sayıları her geçen gün artıyor
Edirne’deki 3 yediemin parkına baktığınızda ağzına kadar,otomobil,iş makineleri, minibüs,kamyon,kamyonet, motosiklet ile dolu olduğunu görürsünüz.
Borçları ödenmediği gerekçesiyle el konulan bu araçlar müilk sahiplerinin ekmek parası olarak kullanılıyordu. Borçlar ödenmez hale geldiğinde yasa gereği bu mallara el konuluyor.
Ancak borcun faizi ile ödenmesi halinde bunlar geri alabiliyor.
Aksi halde bu mallar meydanda çürümeye terk ediliyor.Belki de bir süre sonra milli servet diye satışa çıkarılıyor. Edirne Yediemin alanlarında el konulan araç sayısı gösteriyor ki, ilimizde borcunu ödeyemeyen insan sayısı çok yüksek.Hiç bir kişi ekmek parası kazandığı malına el konulmasını istemez.
Bu durum halkın borcunu ödemede aciz kaldığını gösteriyor.Kamyonuna borcu nedeniyle el konulan bir vatandaşımız anlattı.Yediemin alanında kendi kamyonunu görünce yüreği parçalanıyormuş.”Kamyonum adeta beni buradan kurtar” çağrısı yapıyormuş.bu duruma üzülmemek mümkün mü?
--------------------
DÜŞENİN DOSTU OLMUYOR
“ Mal canın yongası denilir” onu kaybettiğinde canından bir parça gitmiş olur.Bu tür zorluklara düşenlerin ne kadar zor günler geçirdiğini derdine çare bulmak için tüm imkanları deneyip sonunda çözümsüzlüğe düşünce yıkıldığını.Bu tür zorlukların insanları intihara kadar sürüklediği , basını haberlerinde yer alıyor.Hiç kimse ekmek teknesini kaybetmek istemez .İnsanların istekleri dışındaki gelişmeler, beklentilerinin gerçekleşmemesi böyle zor duruma düşürebilir.Onun için yaşam düzenimizi en olumsuz koşullar dikkate alarak belirlemeliyiz.Kısaca “ ayağımızı yorganımıza göre uzatmayı” ihmal etmemeliyiz.Hiç bir zaman düşenin dostu olmasını dikkatten uzak tutmamalıyız.
--------------------
KAYSERİLİNİN YALANI
Padişahın biri:”Bana yalan söyleyebilene bir küp dolusu altın vereceğim” der
Bütün yalancılar sıraya girip yalan söylemeye başlarlar.
Yalancılardan biri:
“Bir kuş bir aslanı kaptığı gibi yuvasına götürdü ”Der.
Diğeri:
Bir eşeği ülkenin birinde kral yapmışla” yalanını söyler.
Padişah:
Ülkenin kralı pencereden bakarken tacını düşürüp pencerenin altındaki eşeğin başına geçirmiştir.
Taç kimin başındaysa kral odur” Der.
Bir diğeri:
Padişahım ben gökyüzüne bir ok attım tam altı ay sonunda yere düştü.” Der
Padişah:
Senin ok bir ağaca takılmıştır sonbaharda ağaç yapraklarını dökünce o ok da tutunacak bir yer bulamadığı için düşmüştür” Der
Hiç kimse padişahı yalanlarına inandıramamış.Sıra Kayseriliye gelmiş.
Kayserili:
“Padişahım sen babamdan borç olarak bir küp dolusu altın almışsın bunu geri ödememişsin.Ben şimdi onu almaya geldim.Yalandır dersen ödülümü ver.
Yok yalan değilse borcunu öde “ der.
Padişah çaresiz Kayseriliye bir küp dolusu altını vermek zorunda kalmış.