Belediye Başkanımız ve 31 Martta yapılacak mahalli seçimde Edirne  Belediye Başkan adayı olan Recep Gürkan’ın annesi Ümmüş  Gürkan Allah’ın rahmetine kavuştu.

İnsan hayatı böyle ,doğuyor ,yaşamla mücadele ediyor ve sonunda kaçınılmaz olarak ölümle  yaşımı noktalıyorsunuz.

Ana sevgisi hiçbir sevgi ile ölçülmeyecek yüce ve kalıcı bir sevgidir. Ben anam vefat ettiği zaman çektiğim acıyı hiçbir zaman çekmedim. Hala yüreğim sızlıyor.

Bizi dünyaya getiren büyüyüp gelişmemizde hayata tutunmamızda  en önemli etken olan annelerimiz her zaman sevginin odağında olan saygın kişilerdir.

Belediye Başkanı Gürkan’ın da annesi vefat ettiğinde aynı acıları duyduğuna eminim.

Belediye Başkanımız Gürkan’ın  Annesi Ümmüş Gürkan’a  Allah’tan rahmet geride kalanlara sabırlar dilerim, nur içinde yatsın derken satırlarımı Cahit Sıtkı Tarancı’nın 35 Yaş şiirinin son  dizeleri ile bitiriyorum.

-------------------------------------------------------------------------------------

Neylersin ölüm herkesin başında./Uyudun uyanamadın olacak.

Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında?//Bir namazlık saltanatın olacak,

Taht misali o musalla taşında.

------------------------------------------------------------------------------------

YAŞLILAR HAFTASI

Her yıl 18-24 mart tarihleri arasında yaşlılar haftası olarak kutlanıyor. Birçok alanda olduğu gibi  baharın başladığı doğanın kış aylarından kurtulup güzelliklerini sergilediği  bu  güzel günler yaşlılar haftası olarak belirlenmiş.

İnsan  yaşamının son evreleri,  eğer ömrü o zamana  yeter  yaşı altmış yetmişlere ulaşırsa yaşlılar  gurubunda yer alır.

Yaşamı boyunca yaptığı mücadele çaba sonunda yaşlılar,dünyada  geçirdikleri yaşamlarının son  yılları huzur ve mutluluk içinde geçmeli.

Yılların yorgunluğunu omzunda taşıyan yaşlılar için bu yıllar ömrün son seneleridir. Bu yıllar stresten uzak huzur içinde geçirmesi gereken yıllardır.

Öyle olmasına rağmen yaşlılık yallarını da  geçim sıkıntısını çeken  huzura kavuşamayan  yaşlılarımız  vardır.

Ülkemizde, bazı medeni ülkelerde olduğu gibi yaşlıları  huzur  sağlayacak stres atacakları imkanlar yeterli değildir.

Yaşlıların çoğu geçmiş yılların yıpranmışlığından kaynaklanan hastalıklar nedeniyle hastane ile evi arasında ömrünü tüketir.

Bazıları kendi sıkıntıları yanında çoluk çocuğunun geçimi, torunlarının bakımına kendini adar.

Ülkemizde  yaşamının son yıllarını rahat mutlu ve huzur içinde geçiren  sorunlarından arınmış insanlarımız yok denecek kadar azdır.

Toplumda yükselen maişet derdi geçim zorlukları yaşlılarımızı da mezara kadar takip eder. Her şey orada son bulur.

Yaşlı insanlarımızın en büyük gıdası sevgi ve saygıdır.

Toplumda horlanmak itilip kakılmak saygıdan yoksun kalmak  onları rencide eder.

Gençlerimizin,  yaşlılara sevgi ve hürmetle yaklaşmaları yaşlılarımız için mutluluk v huzur  kaynağıdır.

Bazen bakıyorum, toplu taşıma araçlarında yaşılar ayakta yolculuk ederken gençlerimiz oturuyor. Bu toplumumuzun geleneğine uymaz..Bir genç yaşlıya yerini verdiği zaman  yapılan hürmet yaşlılarımızı mutlu eder.Yaşlı birine yardımcı olmak toplumumuzun değişmez geleneklerinin başındadır.

Bu geleneğimize  sahip çıkmalıyız.

 Yaşlılara sevgi saygı sadece bir hafta ile sınırlı bir sevgi olamaz Yaşamımız süresince yaşlılara hürmette, sevgide kusur etmemeliyiz.

 Unutmayalım ki bugünün gençleri yarının yaşlıları olacak.

 Onlarda bugünkü yaşlılar gibi gençlerden sevgi ve saygı bekleyecek.

------------------------------------------------------------------------- 

FIKRA

500 MİLYARLIK DAİRE

İstanbul  Etilerde 500 milyonluk daireyi müşteri  dolaşıyormuş.

Komisyoncu: “Daireye çok talep var beyim, inşallah size nasip olur” demiş.

Müşteri daireyi gezip dışarı çıkarken birden komisyoncuya dönerek sormuş:

“İyi güzel de bu dairenin ahırı nerede?”

 Komisyoncu bu soru üzerine şaşırmış:

“Anlamadım”

“Ahırı nerede diye sordum”

“Beyim ahırı ne yapacaksın? Burası Etiler İstanbul’un en güzel semti. Ahır da ne demek oluyor”

Müşteri gülmüş: “ Bunu satın alacak inek nerede yatacak, onu merak ettim de”

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

AĞIZDA GEVELEMEDEN SÖYLENMELİ

Bakıyoruz çevremizde halkın bazıları bir yerlerden şikâyetçi. Kimisi mahalli yöneticilerden bazıları resmi kurumlardan, odalardan,siyasilerden  şikayetçi. Bunların birçoğu dayanağı olmayan kulaktan duyma suçlardan türeyen yakınmalar.

Aslında, bölgemizde şikâyet edilmesi gereken konuların olduğu muhakkak.

Bunlar her zaman ilgili yerlere belgeleri ve gerekçeleri gösterilerek yapılması en doru yol olduğu halde halkımız bunu birbirine dedikodu şeklinde duyurmayı uygun görüyor. Bu şikâyetlerde gerçeklerin saptırılması sorunların çözümünü de zora sokuyor.

Bir şikâyetin nasıl yapılacağı nasıl sağlıklı sonuç alınacağı konusunda izlenmesi gereken yollara gerek duymayıp bunları sokak ağzı ve dedikodu şeklinde duyurmayı daha emin yol olarak görüyoruz.

Bu durum sorunların çözümünü daha da zora sokuyor.  Bu tutarsızlık ilimizdeki küçük sorunların yanında Ankara’ya iletilecek sorunların çözümünü açmaza sokuyor.

Sonra da ilimize hizmetlerin az olmasından yakınıyoruz. Bunda yerel basının da suçu yok diyemeyiz.

Bizler demokratik kitle örgütlerinin desteğini alarak Edirne’ye gerekli bir hizmet üzerinde odaklanıp bunu üst makamlara taşısak o sorunun çözümü daha kolay olmaz mı?

Biz bu birlikteliği bir türlü sağlayamıyoruz. Sonunda da işlerin olmadığından yakınıyoruz. Biz önce iğneyi kendimize sonra çuvaldızı başkasına batıralım. 

ÖZLÜ SÖZ

Nefreti nefretle yok etmek değil, nefreti saygıyla yok etmek hüredir

YUGOSLAV  ATASÖZÜ

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.