Dünya tarihine bakalım, bugüne  kadar ne liderler geldi geçti . Bir zamanlar tapılırcasına sevilen, dört bir yanda heykelleri dikilen   o  anlı şanlı liderlerin şimdi  adı  sanı duyulmuyor.  

                Ülkelerinde heykelleri yıkıldı, isimlerini anmak dahi suç haline geldi. Tarih sayfaları arasında yok oldular. Hitler, Musolini, Kaddafi, Çavuçesku unutuldu gitti.

                Dünya’da Atatürk gibi, dün olduğu gibi bugün de  yaşayan, sevgisi eksilmeyen ve sonsuza dek  yaşayacak olan  bir lider gösteremezsiniz.

                Ülkemizde Atatürk’e yönelik saldırılara toplum büyük tepki gösteriyor. Heykellerine yapılan saldırı girişimleri   nefretle karşılanıyor.

                Böyle köklü kalıcı eksilmez bir sevgi Atatürk sevgisi. Cumhuriyet Bayramı da Atamızın ve onun dava arkadaşlarının ve onlara inanan toplumumuzun bizlere  en büyük armağanıdır.

                Onun ne kadar kıymetli bir emanet olduğunu ona sahiplenmesi gerektiğini  dünyada ve çevremizdeki olayları gördükçe  daha iyi anlıyoruz.

                Her zaman kaos ortamının olduğu bir bölgede, Laik bir devlet  yaratmak, Cumhuriyeti kurmanın ne demek olduğunu,   bu konuda karşılaşılan güçlükleri  gün geçtikçe daha iyi anlıyoruz.

                Halkının okuma yazma oranı yok denecek kadar az olan bir toplum, kadının insan yerine konulmadığı  bir ülke,  asırlarca baskıcı yönetimle idare olan  bir imparatorluk,sadece padişahın tebası olan hiçbir hakkı bulunmayan insanlar.

                Üstelik ülkenin dert bir yanında savaşlar nedeniyle erkek nüfusunun yarısını kaybetmiş halkı sefil yoksul düşmüş  bir ülkede  böyle çağdaş bir Cumhuriyeti yaratmak anca Atatürk ve onun gibi idealist insanların başarabileceği bir işti.

                Atamız bunu başardı. Bu başarıyı hafife almak isteyenler,  toplumu değiştirmenin ne denli zor olduğunu, özellikle İslam ülkelerinde bunun daha da zor olduğunu görmeleri gerekir.

                Elliyi aşkın İslam ülkesi arasında halkın söz sahibi olduğu,  demokrasinin savunulduğu,  kadınların  oy   hakkına  sahip olduğu  kaç İslam ülkesi bulunuyor.

                Adı cumhuriyet olup , Cumhurun hiç söz sahibi olmadığı İslam ülkeleri arasında  tek çağdaş uygar ülke bizim ülkemiz.

                Bu ülkenin kıymetini bilelim. Onu  yok etmek isteyen, iç dış mihraklara karşı koruyalım.Bu ülkeyi bizlere kazandıranlara karşı  kin besleyenlere fırsat vermeyelim.

                Emperyalist güçler her zaman ülkede kaos yaratma ülkeyi bölme peşinde koşarlar , tarih boyunca hep böyle olmuştur.

                Bizler birlik beraberlik içinde olursak onlar emellerine kavuşamaz. Yeter ki  bizler birlik ve dirliğimizi bozmayalım. Kısıtlı imkanlarla da olsa Cumhuriyet Bayramı törenleri milli duygularımızın tazelenmesine neden oldu. Bu güzel ülkeyi bezlere kazandıranlara minnettarlığımızı sunarım.

                BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ,?

                MEHTERİN MAZİSİ  OSMANLI KADAR ESKİ

                Türkiye’de ilk Mehterhane’nin açılması Selçuklu  hükümdarı 2. Giyasettin Mesut’un  Osman Gazi’ye armağan ettiği mehter çalgılarıyla oldu. Böylece 1284 yılında “ Mehterhane “ kuruldu.

                Mehterhane İslam devletlerinde egemenliğin bir simgesi niteliğindeydi.

                Bir çeşit askeri mızıka takımıydı. Sultan 2. Mehmet’e kadar mehter takımı çalarken padişahların ayakta durması  bir gelenek gereğiydi.

                Gıyasettin’in armağanları bir ikindi  zamanı geldiğinde mehterhane ikindi  ezanından  önce  çalmaya başlardı.

                Vezir mehterhanelerinde  yatsıdan sonra da çalınırdı. Mehterhane çalarken vezire ve yeniçeri ağasına  halkın dilekçeleri sunulurdu. Mehterhane 1826 yılında  2. Mahmut tarafından  Yeniçeri Ocağı ile birlikte kaldırıldı.. Ahmet Muhtar Paşanın Askeri Müze Müdürü olduğu  sıralarda Celal Esat Arsevenin öncülüğüyle  mehterhanenin özelliklerini taşıyan bir mehter takımı kuruldu, bu bir süre sonra dağıldı. 1953 yılında yeniden kurulan mehter takımı, bugün Genel Kurmay Başkanlığı  Harp Dairesi  Askeri Müze Müdürlüğüne bağlıdır. Güftesini Ahmet Muhtar Paşanın yazdığı “  Mehter Marşı”nı  İsmail Hakkı bestelemiştir.

                Gafil ne bilir neşve-i  pür şevk-i vegayı meydar-ı celadetteki envan-ı sefayı . meydanı gaza aşk ile tekbirler alınca.Titretti yine  ruy-ı zemin arş-ı semayı . Allah yoluna cenk edelim şan alalım şan Kuran’da zafer  vaat ediyor Hazret-i  Yezdan. 

         SON ARZUSU

                Korkulu saat gelip çatmıştı. İdam mahkumu olanın saçlarını dahi kazımışlardı. Hoca, mahkûmun avukatı, hapishane müdürü, gardiyanlar yanında ayakta bekliyorlardı.

                Sonunda, savcı idam mahkumuna “ son arzun nedir” diye sordu-

                Mahkum:

                “ Müsaade ederseniz Çince öğrenmek istiyorum efendim” dedi

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.