Bayramlar çok eskiden de varmış…

Bunların bazıları günümüze değin ucundan kenarından süzülerek günümüze değin gelmiş.

Örnek mi?..

Romalılar zamanında gençlerin ilk çıkan sakallarını kesmek bir bayram nedeniymiş. İlk çıkan sakallar kesilir kesilir bir mangalın içine atılıp yakılırmış.

Olay gençlik ya da yetişkinlik bayramı olarak kutlanırmış.

Kalabalık ortamlarda insanlar bazen birbirlerine takılırlar. “Bize her gün bayram” diyerekten!

Gülüşülür bu deyişe… Çünkü bu sözün ucunun nereye vardığını çok kişi anlar ya da bilir. Çünkü sözün aslı şöyledir: “Deliye her gün bayram”.

Şaka bir yana, bayramların toplum için önemli işlevleri olduğunu vurgulamak gerekli.İster dini , ister ulusal bayram olsun; mutlaka bir yararı vardır.

Bazıları bunu görmez. Yalnızca bayramın tatil oluşuna takar kafayı. Efendim ne çok tatil… Bu yıl toplam yine şu kadar tatil! Sanki çalıştığımız günleri çok iyi değerlendiriyormuşuz gibi. Bu konuda neler döndüğünü sık sık duymaktayız zaten. İnsanın hem çalışmaya , hem dinlenmeye yaradılış olarak gereksinimi olduğunu davranış bilimleri belirtir. Daha verimli çalışmanın önemi dinlenmekle hatta eğlenmekle ilgilidir. Günde sekiz saat çalışmak boşuna düzenlenmiş bir ölçü değildir.

Napalım… tatilleri azaltalım. Bayram, hafta sonu olsun ama tatil olmasın.

Olacak iş mi?

O tatillerin bile eğitici- öğretici yanı vardır. Aileler çocukların “bayram sevinci ve telaşına ortak olarak, bu heyecanı en azından bir kez daha yaşayacaktır. En azından aile içi sevgi-saygı bağları güçlenecek, gelenekler yerini bulacaktır. Bayramların toplumsal bağları da güçlendirmesi önemlidir.

Dargınların barışması, insanların birbirini kucaklaması, yeniden ve her şeye rağmen az şey mi?

Aslında bayramlar bile bazılarını bunalımdan çıkaramaz.

Ne diyordu türkü:

 “Bayram gelmiş neyime/Aman aman garibem/kan damlar yüreğime/Aman anam garibem”

Çocukluğumuzda böyle günlerin önemi vardı. Şimdilerde kalmadı gitti..demek olası.

Bir gün önceden temizlik başlar, yeni giysiler satın alınır ya da dikilirdi.

O sevinç, evin içine sığmaz; gece uykusuzluğa ve sabah namazından önce yataktan kalkmaya dönüşürdü. Son olarak bahçe süpürülüp, temizlenir ve bayram namazından dönecek baba, dört gözle beklenirdi. Arife gecesi berberler sabaha kadar çalışır evlerin ölgün lambaları geç saatlere kadar ışırdı.

Bayramlarda bile olsa; barışı, sevgiyi,saygıyı ve kardeşliği… anımsamak yaşamak ne güzel, ne insanca…

Keşke her gün bayram olabilse, tatil olmasa da olabilir yani…

Bayramı geçmiş bile olsa bir şiirimle kutlayalım:

İLMEK

Noktasız virgülsüz bir bakıştı

Umudun kırk yıllık kölesine son kare

Tunca’ya danışırken uçtuğu yerleri

Şiirdin Istıranca esinli sele

Aklından geçenleri saklar çobanlar

Yine de her gün bir boynuz eksilir sürü

Dağları uzak ekranlarda eğreti yayla

Ovasında yeşerir damağında tadı

Zamanı boşa kürek çeken boşluk

Vitrin güzellerine kement atanlar

N.T

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.