Geçen  yıl Çorlu’da meydana gelen otuz üzeri insanımızın canına mal olan üç yüz kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan tren kazası  acıları devam ediyor.

Yakınlarını kaybeden kazazedeler hak arama peşinde ilden ile dolaşıyor bazen tepki ile karşılaşıyor buna rağmen yılmıyorlar. Başvurdukları yerlerden  suçluları cezalandıracak haklı olduklarını gösteren   sonuç almış değiller.

Ülkemizde en büyük tren kazalarından biri olan Çorlu tren kazası sadece  bir iki görelinin ihmali sonucu olmuş değil. Kurumsal olarak bir ihmalin olduğunu bu konuda bilgi sahibi olanlar söylüyor.

Daha önceki yıllarda demiryollarını denetleyen bekçilerin gereksiz diye  kaldırılması  tren yıllarında kazalara davetiye çıkardı.

Tren yolları denetlenemez duruma geldi.

Eğer eskiden olduğu gibi bekçiler yolları denetlemiş olsaydı sel nedeniyle tren raylarının altının boşaldığını  görmeleri mümkündü.

Böyle  bir denetimin olmaması sonunda   kaç cana mal oldu.

Ülkemizde en güvenli yolculuk  olarak kabul edilen tren yolculuğu  bu kaza sonucu sorgulanır duruma geldi. Onun yanında hızlı tren kazalarında da  ne kadar canlarımız gitti.

Ne acıdır ki bu elim kaza unutturulmaya çalışılıyor.

Kazada yakınlarını kaybedenler haklarını kendileri aramak zorunda kaldı .Bu kazaya başta siyasi partilerimiz ve demokratik kuruluşlarımız olmak üzere sahip çıkmalı. Eğer bu kaza geçiştirilir ölen öldüğü ile kalırsa kazazedelerin hakları gasp edilirse  aynı kazaların bir başka yerde olmayacağını kim garanti edebilir.  Tren kazasında yakınlarını kaybeden acılı aileler   bir kez daha mahkeme kapılarında hak arayışında.

Merak ediyorum bu mücadelelerinde acaba kendilerini destekleyen kaç kişi var.?

-------------------------------------------------------------------------------------------------------

İŞÇİLER ASGARİ ÜCRETİ BEKLİYOR.

Emeği ile geçim derdinde olan asgari ücretle yetinen emekçiler  asgari ücretin bir an önce açıklanmasını bekliyor.  Talep edilen ücret kendileri için yeterli olmasa da az oranda da olsa  yapılacak ücret  artışı ile  yetinmek zorunda kalacaklarını belirten işçiler.”Asgari ücret zamları biraz da bizleri korkutuyor. Ücret artışını  bahane  eden bazı işverenler işçi çıkarma yolunu gideceklerinden endişe ediyoruz.

Bazı emekçi arkadaşlarımız  çekirdek parası kadar da olsa ücret zamma alırken bazı emekçiler bu zammı bahane eden işverenler tarafından  bu kış günlerinde işsiz kalabilirler.Bu konuda ülkemizde  kaç işçimizin  iş güvencesi   var.

Bugünkü şartlarda İşveren çık dediği zaman çıkıyorsun, işinden olduktan sonra  hak aramak çok zor.

Zaten seni işe alırken işverenler işi sağlama bağlıyor, çoğunu koşullu olarak  işe alıyor. Senin  hak arama yollarını kapatıyor.

Günümüzde iş bulma imkanı kıt olduğu için çalışanlar bu koşullarda çalışmaya da rıza gösteriyor.

Bugün başları  en darda olan geçim zorluğu çeken  emeğinden başka satacağı olmayan  işçilerdir.

Birçok işyerinde çalışanların sosyal hakları ve iş güvenceleri yok.

Fazla mesailerde haklarını alamıyorlar.

Bir de  başka ülkelerden gelen kaçak çalıştırılan  işçiler var..İşverenler kendi yararını düşünüp ucuz  ücretle  onlardan yararlanmayı  uygun görüyor.Böylece zaten yüksek oranda olan işsizlik daha da artmış oluyor.

İşçilerin ücret artışından çok iş güvenliğine ihtiyaçları var.

İlk olarak bunun sağlanması lazım.

Birkaç gün sonra asgari ücret açıklanacak . Yine hiç kuşkusuz  dağ fare doğuracak.  Siz bakmayın işçi sendikalarının yüksekten attıklarına. Onlar işverenlerin rıza gösterdiği  devlet yetkililerinin onaylayacağı ücrete rıza gösterecekler. Her zaman olduğu gibi beklentilerimiz boşa çıkacak.

Çalışanlarımız artık örgütlenmeden, bir sendikaya üye olmadan haklarının alınamayacağının bilincinde olmalı.

Ancak o durumda , örgütlü olarak işçi hakları savunulabilir.

Günümüz koşullarında insanların bireysel olarak haklarını aramaları çok zor.

Onun için “ bir elin nesi iki elin sesi var” sözü boşuna söylenmemiş.

Diğer taraftan  asgari ücrete az miktarda zam yapılması ile piyasa da pahalılaşacak. Bir elimizle aldığımız öbür taraftan fazlasıyla çıkacak.

Allah sonumuzu hayır etsin” dediler.

-----------------------------------------------------------------------------------------------

MESLEK OKULLARINA AĞIRLIK VERİLMELİ

Halkımız işsizlikten yakınıyor. Gençlerimiz köşe bucak iş arıyor. Kendi bölgesinde iş bulamadığı zaman ise iş bulurum umuduyla  başka illere gidiyor.

Çerkezköy gibi sanayi bölgelerinde  başka illerden gelenlerin nüfusu büyük  mahalleye ulaştı.

Eğer gerekli önlemler alınmaz, insanlarımız bölgelerinde  geçim zorluğu çekip, özellikle tarımda yaşam zorlaşırsa  Edirne’den göç daha da hız kazanacaktır.

Bu konuda acil önlemler alınması gerekiyor.

Değer taraftan bölgemiz sanayi kuruluşlarında , işyerlerinde   çarşaf çarşaf ilan verilerek işçi arayanlar da var.

Bu bir çelişki olmuyor mu?

Bir ilde hem iççi eksikliği hem de iş bulamama korkusu var. Bu ülke ihtiyacı olan eleman yetişmemesinden plansızlıktan kaynaklanıyor.    

Ülkemizde  iş sahibi olunmayacak okullarda eğitim görenlerin sayısı  artmasına karşın Meslek okullarına ilgi azalıyor.

Edirne  meslek ve Teknik Anadolu  Lisesine  gittiğimde buna tanık oldum.

Bu okulumuz bugüne kadar çeşitli dallarda aranan eleman yetiştiriyordu. Eğitim amacı buydu. Bu okulumuzda daha önceki yıllarda 1200 civarında öğrenci  eğitim görüyordu .Meslek okullarına  girecek öğrenciler ön elemeden geçerek alınıyordu.

Bugün olduğu gibi hiçbir okula giremeyen öğrencilerin gittiği okul  konumunda değildi.

Hal böyle olunca bu okulda yetişen öğrenci kalitesi de düşmüş oluyor.

Ülkede ve bölgemiz okullarında  sanayi kurumlarının  ve o yöredeki işyerlerinin ihtiyacına göre eğitim olmaz ,

İşsiz olup  iş arayanlar “ ben her iş yaparım” talebiyle başvuru yaparsa  orada işsizlik ortadan kalkmaz.

Edirne meslek ve Teknik Anadolu Lisesi’nden  mezun olanların iş  bulma imkanı  yüksek. Bu  okulu bitirenler ustalık belgesini alarak mezun oluyor, işinin ehli gençler.

Onlar tüm sanayi kurumlarınca aranan elemanlar.Organize Sanayi bölgesi bu okullara eleman talebinde bulunuyor. Fakat o dalda yeterli eleman yok.

Ülkede çok üniversite açarak, işsizler ordusu yaratarak işsizliğe nasıl çare bulunacak.

Piyasada istenen elemanların yetiştiği okullara ağırlık vermek daha doğru değil midir?

Daha önceki yıllarda binin üzerinde öğrencisi olan  Edirne Meslek ve Teknik Anadolu  Lisesinin bugün  600 civarında öğrencisi var. Bu ihtiyaç azlığından mı yoksa eğitimdeki tercihten mi kaynaklanıyor?

Bunun sorgulanması lazım.

--------------------

FIKRA

ALZAYMER VE AİDES

Bir telefon:

“ Alo buyurun”

“ Esma hanım”

“ Efendim Buyurun”

“ Esman Kaşıkara ile mi görüşüyorum”

“Evet efendim”

“ Hanımefendi burası Dilriba Laboratuarı.. Kocanızın test sonuçları belli oldu”

“ Oh çok şükür sizi dinliyorum”

“ Ancak kocanızla aynı isimde birinin daha  test sonucu var elimizde..Yanlışlık yapmaktan korkuyoruz…. Açık söylemek gerekirse bu testlerden hangisi kötü bilemiyorum.”

“ Ne demek istiyorsunuz?”

“ Vallahi sonuçlardan biri Alzaymer diğeri ise AİDS,

Biliyorsunuz birinde bütün hafıza kayboluyor diğeri ise öldürücü bir cinsel hastalık”

“ Bir daha test yaptırsak”

“ Hanımefendi biliyorsunuz bunlar çok pahalı testler,  sonra bu masrafı sigorta ödemez”

“ Ne yapalım peki”

 “ Bakın biz burada   düşünüp şöyle bir çözüm aklımıza geldi..”

“ Anladım sizi dinliyorum”

“ Kocanızı  bir arabaya bindirin, şehrin ortasında bir yere bırakın..”

“ E sonra”

“ Eğer evi buluyorsa sakın yanına yaklaşmayın”

------------------

FIKRA

 SON SÖZ

İhtiyar Yahudi  İzak ölüm döşeğinde yatıyordu.bütün ailesi onun son sözlerini dinmemek vasiyetini almak için aşına toplanmıştı.

 İzak sordu:

-“ Anneniz burada mı?

-“ Evet burada”

-“Kızım rebeka”

-“ O da burada

-“Diğer kızım Raşel”

-“ O da yanımızda”

-“ Ya oğlum Nisim”

-“ O da burada baba”

-“ yanı butün aile burada mı?”

-“Burada baba”

-“ baba İzak hasta yatağından zorlukla kalkarak bağırır:

-“ peki dükkanda kimi bıraktınız?”  

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.