Hani şöyle yollarda yanıp sönen lambaları olan araçlar var ya, onlar devletimizin üst kademesinde olan kimselerin olduğunu belirten araçların olduğunu gösterir.
Onlar için trafik sorunu diye bir şey yoktur.
Kırmızı ışığa filan aldırmazlar. Onlar için vatandaşlara yazılan ceza da söz konusu değildir.
Diğer araçların durmaması gereken yerlere araçlarını park etseler de “ niye buraya park ettin , burada park yasağı var” denemez.
Ülkemizin imtiyazlı kişilerdir onlar.
Yanınızdan bir çakarlı araç geçtiği zaman dikkatli olun. Eğer yeşil ışığa aldanıp yoldan karşıya geçmeye kalktığınızda bir çakarlı araç geçecekse geçiş üstünlüğü onundur.
Kazara onlar yoldan geçerken yoldan karşıya geçmeye kalktığınızda bir trafik kazasına maruz kalabilirsiniz.
Her nedense, şu meşhur torba yasası gecenin geç saatlerinde parlamenterlerimizin ve devletimizin üst yöneticilerinin trafikte geçiş üstünlüğü sağlayacak çakarlı araçlar kararı ile noktalandı.
Buna en çok vekillerimiz sevinmiştir.
Parlamentoda etkileri azalmış olmasına rağmen çakarlı araçlarıyla bol bol gittikleri yerde çakarlarıyla caka satarlar.
Öte yandan milletin ekonomik durumu daraldıkça daralıyor. Fakirleşen halk kışı nasıl çıkacağım diye kara kara düşünüyor.
Halkın bu zorlukları onları hiç ilgilendirmiyor.
Nasıl olsa kendileri için böyle bir sıkıntı söz konusu değil. Bir elleri yağda biri balda yaşamın sefasını sürüyorlar
Bir de işin başka yönü var.
Halk çakarlı lambalı aracı gördüğünde” Bak uzun zamandır görmediğimiz milletvekillerimiz geliyor.aracın yanına gelip sorunlarımı ileteyim, bakalım ne cevap verecek” diye sorduğunda acaba ne cevap verecekler?
Varlığı ile yokluğu belli olmayan parlamentoda ne yaptıklarını etkilerinin ne düzeyde olduğunu açıklayabilecekler mi?
Siz vekillerimizden asgari ücret konusunda bir açıklama emeklilikte yaşa takılanlar konusunda bir tepki duydunuz mu? Duymazsınız onların aylıklarına okkalı bir zam geldi. Bunu gördükten sonra ünlü şairimiz Tevfik Fikret’in bir şiiri aklıma geldi. Böyle durumlar için Han-Yağma şiirinde Tevfik Fikret şöyle diyordu:
HAN-I YAĞMA
Bu sofracık, efendiler – ki iltikaama muntazır
Huzurunuzda titriyor – bu milletin hayatıdır;
Bu milletin ki mustarip, bu milletin ki muntazır!
Fakat sakın çekinmeyin, yiyin, yutun hapır hapır…
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
-------------------------------------------------
Efendiler pek açsınız, bu çehrenizde bellidir
Yiyin, yemezseniz bugün, yarın kalır mı kim bilir?
Bu nadi-i niam, bakın kudumunuzla müftehir!
Bu hakkıdır gazanızın, evet, o hak da elde bir…
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
---------------------------------------------
Bütün bu nazlı beylerin ne varsa ortalıkta say
Haseb, neseb, şeref, oyun, düğün, konak, saray,
Bütün sizin, efendiler, konak, saray, gelin, alay;
Bütün sizin, bütün sizin, hazır hazır, kolay kolay…
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
--------------------------------------------------
Büyüklüğün biraz ağır da olsa hazmı yok zarar
Gurur-ı ihtişamı var, sürur-ı intikaamı var.
Bu sofra iltifatınızdan işte ab u tab umar.
Sizin bu baş, beyin, ciğer, bütün şu kanlı lokmalar…
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
----------------------------------------
Verir zavallı memleket, verir ne varsa, malını
Vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini
Bütün ferağ-ı halini, olanca şevk-i balini.
Hemen yutun düşünmeyin haramını, helalini…
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
-----------------------------------------
Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!
Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak!
Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak,
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak…
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!”
Yorum sizin……..
----------------------------------------------------------------------------------------
OH ÇOK ŞÜKÜR BAŞLIYOR
Bugüne kadar Edirne’de altyapı ha başlıyor ha başlayacak diye beklemekten yıldık usandık.
Nihayet engeller aşıldı sorunlar çözüldü. Ömrümüzün son yıllarında da olsa alt yapısı tamamlanmış bir kente kavuşacağız.
Tabi bu işin tamamlanmasına kadar ömür yeterse.
Altyapı konusunda insanların güven duyması, temiz ve içilebilir suya kavuşmak herkesin ortak arzusudur.
Bugüne kadar Edirne altyapısı konusunda neler söylenmedi ki, su borularının kansolejen etkisi yaratabileceği, sağlıksız olduğu bazı yerlerde lağım suyu karışabileceği yönünde bir sürü iddialar ortaya atıldı.
Altyapı çalışmalarına başlanmasıyla bu konuların son bulması için ilk adım atılıyor.
Bu arada halkımız da alt yapının yapılması sırasında özverili davranması özverili davranmalı.
Yollar kazıldığında çamurdan yakınmamalı, trafik aksaklığından şikayet etmemeli.Altyapı işleri bu sıkıntıları yaratıyor.
Özellikle kış aylarında bu sorunlar daha da artabilir.. bizler de bu zorunlu ihtiyacın tamamlanması Edirne’nin altyapı sorunun çözülmesi için bu sıkıntılara katlanacağız.
İnşallah başlanan iş kesintiye uğramadan kısa sürede tamamlanır. Törenle başladığı gibi yine törenle hizmete açılır. Temennimiz o.
----------------------
ÖZLÜ SÖZ
Dalkavuk, en sinsi düşmandır.
Türk Atasözü
