Edirne’de eski binaların yıkılarak yerine yeni apartmanları yapıldığı Ayşekadın, Bostanpazarı semtindeki sokakları gezdiğimizde yapılan yeni binaların eski plan doğrultusunda yapıldığını görüyoruz.
Bir sokağın karşısın bakıyorsunuz bir apartman çıkıyor. Yılan eğrisi gibi yollar. Binaların yenilenmesiyle iş bitmiyor.
Sokakların bu durumu ne olacak. Kaleiçi’ndeki düzeni gördükten sonra insan buralardan utanıyor.
Yenilenen binaların yolları için bir düzenleme yapılmaz, yollar eskisi gibi kalırsa o sokaklardan trafik akışı nasıl sağlanacak.
Bir yangın halinde bu sokaklara itfaiye nasıl girecek. Bu çirkin görüntülere izin verenlerin bir gün bu sokakları gezip görmelerini isterim. Gerçekten tarihi kent Edirne’mize yakışmayacak görüntüler
*****************************************************************************************************
BİR TARİHİ KENTTE OLDUĞUMUZU UNUTUYORUZ
Yeri geldiğinde Edirne ile övünür mutlu oluruz. Bunda ne kadar gururlansak haklıyız. Peki; buranın bir vatandaşı olarak kentin güzelliğini çirkinleştirecek görüntülere gereken tepkiyi duyarlılığı gösteriyor muyuz,?
Bu kentte yaşayan vatandaşlar olarak yasaları ihlal eden, şehri kirleten toplum huzurunu bozan kişilere “bana ne ben görmemiş olayım” diyemeyiz.
Her zaman bu kentte yaşamının sorumluluğunu taşımalıyız. Bu arada duyarlı bir vatandaş olma görevimizi de yerine getirmeliyiz.
Edirne’de yaşadığını unutup kendince kural koyan, çevreyi kirleten toplumun huzurunu kaçıran kişilere yeri geldiğinde uyarıda bulunmalıyız.
Avrupalılar yasaları böyle geçerli durumu getirmiş.
Oralarda “ bana ne “ diye bir anlayış yok. Avrupa’da yasaları ihlal eden bir durum olduğunda kendisi müdahale etmese de anında gerekli yerlere şikâyette bulunuyor.
Toplum huzuruna hizmet , hiçbir zaman muhbirlik değildir. İnsanların yasalar çerçevesinde yaşamalarına, kurallara uymalarına katkı yapmaktır.
Yasaları hiçe sayanın yaptığı yanına kalır, kimse yasa ihlalleriyle ilgilenmez bunu sadece ilgili devlet kurumlarına havale edersek, bu kent nasıl medeni bir şehir olacak.
Bu konu ile yetkili devlet görevlilerinin her yöne yetişme imkanı olamaz. Aslında her vatandaş kentin güzelliklerini ve yasaları korumak sorumluluğu taşımalı. O zaman kuralsız yaşayanlar, hak hukuk tanımayanlar, bir kentte yaşamanın sorumluluğunun ne olduğunu anlarlar.
*********************************************************************************************************
ATATÜRK’ÜN CEVAP VEREMEDİĞİ SORU
Mustafa Kemal, Mersin gezisindeyken şehirde gördüğü büyük binaları yanındaki sormuş.
- bu köşk kimin?
- Kirkor'un
- ya şu koca bina kimin?
-Yorgo'nun
- ya şu?
- Solomon'un
Bu cevap üzerine Atatürk sinirlenerek yanındaki halka sormuş.
-“Onlar bu binaları yaparken siz neredeydiniz?”
Toplananların arasında bulunan ak sakallı yaşlı bir köylünün sesi duyulur; Atatürk’e şöyle seslenir.
- “Onları mu?” der ve devam eder;
“ Biz bu binalar yapılırken kimimiz Çanakkale’de bazılarımız Yemen’de Galiçye’de Çanakkale’de Kafkasya’da savaşıyorduk Paşam” der.
İhtiyarın bu sözü üzerine Atatürk duygulanır ve cevap veremez..
Daha sonraki yıllarda Atatürk hatıralarında belirttiği gibi “ Hayatımda cevap veremediğim tek insan Mersin’li o ak sakallı ihtiyar olmuştur” der
