Yapıtın Adı:Kireçli Duvarlar
Yazarı Adı:Ertuğrul Sağdıç
Türü: Öyküler
Sayfa sayısı:160
Yayınevi: Baygenç
Yayıncılık adına: Arslan Bayır
İçindekiler:
Sonsuz Yol
Kireçli Duvarlar
Beyaz Giyen Adamlar
Sessiz Ölüm
Annem
Önce Ertuğrul Sağdıç’ı biraz tanıyalım.
1962 Kırklareli-Vize-Kıyı köy doğumlu. Sekiz kişlik bir ailenin altıncı sırasında. Bu bişinci yapıtı.Kıyıköy’de evi ve Sarayla bağlantısı var. Eğitime devam edememesine rağmen, içindeki yazmak ateşine engel olamaz. Yani kırsal kökenli sayılır. Kıyıköy zaten doğasıyla, deniziyle. Ormanları ve yaşam biçimiyle duygulanmaya elverişli bir belde. Sağdıçla tanışmamız eskimeyen dost Halil Türkan’la oldu.Türkanların evi var orada. Yakın yakınalar. Hemen hemen son yıllarda onların evinde konuk olarak kaldığımızda bizi Ertuğru Sağdıç’la tanıştırdı. Kitaplaştık hemen. Onun önceki kitaplarını da zevkle okutum. Şiir kitapları bile kırsaldan nemalanmakta. Çabalarından ötürü takdir ettim kendisini. Şimdilerde görüşemediğimiz zamanlarda telefonlaşıyoruz.
Biraz da kendisine kulak verelim: (arka kapaktan)
“Yazdığım öyküler tamamiyle benim hayal gücüme dayanır ve çoğu da gerçek hayattan esinlenilmiştir. Bu yazdıklarımı sevgili siz okurlarımla paylaşmak güzeldir.Umarım beğeniyle okursunuz. Bu kitaptaki kahramanlar hep acı ve hasretlik çekmişlerdir. Acılar onları sonunda olgunlaştırıp ışığa götürmüştür.”
Ertuğrul Sağdıç
Şimdi de aynı yerden Baygenç Yayıncılık’ın görüşlerini aktarıyorum:
“Öykülerin her biri belirli bir coğrafyanın ürünü gibi gözükmese de aslında okurken okuyucu alıp götürmesi bir fikir veriyor. Acıların coğrafyasındaki yaşam ile birlikte; mutluluğu da bir arada taşıyan öykülerden çıkaracağımız dersler çoktur. Zalim ağaların yaptıklarına insanlık dersi veren satırlar ile yazar yaşamın içinde olanları öykülerine taşımıştır.”
Baygenç Yayıncılık
Öyküler gerçekten sürükleyici ve çarpıcı. Okumaya başlayınca bitirmeden bırakamıyorsunuz. Olaylar ve isimler yabancı gibi dursa da pek öyle değil gibi geldi bana. İçiçe girmiş yaşantı dilimleri bir bütünü oluşturmakta. Yani az ve öz yazarak konulara takla arttırmaktadır. Kırsal özellikler ve güzellik bu öykülerde de eksik değil. Yaşananların içinde deniz ve orman motifleri de var. Köy yaşamından kesitler de yer almakta. Sanırım kendi yaşamı da bu öykülerin içinde.
Sağdıç’ın yapıtları genellikle böyle özgün ve özge özellikler taşımakta. Hızlı çekimleri andırıyor. Ama anlaşılmaz değil. Üstelik çok açık. Sizi de yakalarsa yakanızı bırakmaz.
O bölgede başka sanatçılar da var. Amatörce olsa da onları bence, kamu kurum ve kuruluşları desteklemeli. Bir yazar damdan düşer gibi ortaya çıkmaz. Desteklenirse üretkenliği artar. Özellikle belediyelerdeki kültür müdürlükleri böyle bir desteğin içinde olmalı. Biraz da görevleri değil mi?
Yapılan festivallere bile çağrılan olmuş mudur? Bilemiyorum. Özellikle Vize Belediyesi buna öncülük etmeli. Çünkü ben Vizeliyim. Vizeli olup da başkaları da var. Bir kültür festivaline bile davet edilmemek… Yazarlara şairlere yer vermemek ters geliyor bana. Bu yaklaşımım Ertuğrul Sağdıç için de geçerli, diğerleri için de…
Yine de Sağdıç’ı en içten dileklerle kutlar, başarılarının sürmesini dilerim.
T.Fikret bir şiirinde derki:
“Kimseden ne kol dilenirim ne kanat
Kendi göklerimde kendimce uçarım
İşte öyle bir şairim ben, tepeden tırnağa özgür
