BİRAZ KIRLARELİ’Lİ, BİRAZ ÇANAKKALE’Lİ
AMA TAM EDİRNELİ; OZAN: NECDET TEZCAN
Istıranca’ların yeşil yamaçlarından, Istıranca ovasının semalarına kopup gelen, öğretmen kokan bir ozan. 1942 Vize doğumlu Necdet Tezcan kimi bir çocuğun uçurtmasında, kimi bir rüzgarın sesinde, kimi de yaşanmakta olan güncel olayların, bilgi birikimlerinin dışa vurumu, kucak kucak yapıt yüklü bir yaşam öyküsü.
Hem eğitimci, hem yazar hem ozan olmak herkes için söylenemeyecek bir olgu. 1970 yılından beri tanıdığım, eşim ve benim sostumuz olan Tezcan, bu üç yeteneği koltuğunun altına sığdırmış ender kişilerden biri.
Dostluğumuz Edirne İl Halk Kütüphanesi’inde düzenlemiş olduğum şiir dinletilerine katılması ile olmuştu. Sanırım 24 kasım Öğretmenler Günü nedeniyle (1991) yılında İl Halk Kütüphane’sinde bir şiir sergisi düzenlenmişti. O yıllarda Edirne Kız Öğretmen Okulu’nda Eğitim Psikolojisi öğretmeni olarak çalışmaktaydı.
Tezcan kendini bir ilin değil, Trakya ozanı olarak betimlemiştir. Çünkü İlk ve Ortaokulu Vize’de Öğretmen Okulunu Çanakkale’de bitirmiş, dört yıl köylerde öğretmenlik yaparak İstanbul Eğitim Enstitüsünü bitirdikten sonra Urfa Kız Öğretmen, Kastamonu Öğretmen Okullarında görev yapmış ve sonraki yaşamını Edirne’de sürdürmüştür. Ozan Marmara çırası adlı şiirinde Trakya’lı oluşunu şöyle vurguluyor:
“Yıldızlarda
Saçları ağarmış
Bir Pınarhisar
Anılarım.
Lüleburgaz’lı bir kış günü
Minaresi vınlayan Vize
Gözlerin
Çorlu kırı gözlerin
Enez’de Saros telaşı
İğneada’ kıyıköy’e ulaşır
Kırklareli yalnızdır
Tekirdağ ürkek
Edirne yolcu taşır”
İlk kitabı “İlkokullar İçin, şiir ve öykülerle Serhat Şehri Edirne. Öğrencileri için yazmış. Kitapta Edirne ile ilgili şiirler ve öyküler yer almaktadır. İkinci kitabı 1973 yılında yayımlanmış salt şiir kitabıdır. Adı ”Medeniyet Yuları” İnsanı ve insanın yaşam biçimine konu olan şiirleridir.
“Uykumun bittiği yerde şıpırtılar
Rüya mıdır şaşarım
Annemim okşayısı uzaklardan
Çocukluğumu yaşarım”
Ozan kitaplarının her birinde değişik anlatım biçimleri sergilemektedir. Onun gerek yazıları gerekse şiirleri topluma daima mesaj verecek niteliktedir. Beş Trakyalı ozanla birlikte ki bunlar bir süre çıkardıkları “Damla” dergisinin beş kafadarı idi. (Damla Dergisi, Uluğ Turanlıoğlu’nun 1991-1992 yılları arasında son defa yayınlandı.) Uluğ Turanlıoğlu, Süreyya Eryaşar, Necdet Tezcan, Alaaddin Soykan ve Bünyamin Duralı ile “Beş pınar” isimli şiir kitabını1989 yılında yayınladılar. Tezcan’ın bu kitaptaki dörtlüğü
“Marmara manyaklaştı
Karadeniz kara benizli yüzü
Ege, nesli tükenmiş koylar
Akdeniz yangın gülü
(denizlerimiz)
Şiir Tecan’ın zevk aldığı, ortaya güzel ürünler koyduğu bir alandır. Ama düz yazıları da çok beğenilmektedir. Gerek yörenin çeşitli gazetelerinde köşe yazarlığı yaptı. Gerekse; “Damla”, kiraz, Türk Dili, Öğretmen Dünyası, Varlık, Ozan Ağacı” Dergilerinde şiir ve düz yazıları yayınlardı.
“Karaya Vuran Martı Çığlıkları” isimli kitabı düz yazılarını içeren bir yapıt. Olaylara bakışı o kadar yalın ki karmaşık olaylar, zor problemler bile onun kaleminden sade birer söylem haline dönüşüyor.
Tezcan bu kitabındaki bir yazısında Altını Çizdiklerim Başlığı ile sanatı şöyle irdeliyor.
“Şiir /dil, öz- biçim /Eleştiri/halk sanatı/ devrik cümle gibi konular bu günde tartışılıyor, tartışılacak. Çünkü sanat görecedir. Sanal bilim değildir. Bilimde kesin nitelik vardır. Ama sanatta yoktur.
Yine aynı yazının bir başka bölümünde önemli olan önce sanat, sonra amaç olmalıdır. Tabii bana göre” diyor. Ama sanatını yaparken amacını da, düşünce tarzını da, isteklerini de aynı anda aktaryor.
Tezcan düz yazılarını güncel konulara olduğu gibi doğaya sevgiye, kültür ve sanata, gezilere kitaplara değin uzandırıyor. İnsanları ve doğayı seven yapısı psikoloji eğitiminden kaynaklanan bilgi birikimi onun yalın yazılarında şekilleniyor. Şiirlerinde görülen içtenlik yazılarında da görülmektedir. Düz yazıları bile şiirsel bir tat bırakıyor okuyanda. Mayıs ayı ile ilgili bir yazısında “Açaray” diye yazıyor. Mayısın çiçeklerle bezenen ay olması aktarılıyor satırlarında. Buluşları çok güzel.
Şiir konusundaki bir yazısında “Çok kişi şiiri okuyunca bir şey anlamadım ki der. Dizeler arasında dolaşan şiirselliği biçim ve öz yönünden yakalamaktır önemli olan” diyor.
Devamı Yarın...
