ATATÜRK-NAZIM KARŞILAŞMASI
İki dizeyle başlamalıyım önce:
“Sen orda bağrına bas en büyük çileyi
Ben, burada en büyük çileyi doldurayım.”
Mehmet kemal’in DENEMELER ELEMELER kitabından bu iki güzel dizeyi aktardıktan sonra yine aynı yapıtta okuduğum Atatürk-Nazım ilişkilerini kendi sözcüklerimle…
Mehmet Kemal’in “uydurma” dediği öykü şöyle:
Atatürk Dolmabahçe’de arkadaşlarıyla konuşmakta. Döner dolaşır Nazım’a gelir söz. Atatürk hemen buyurur:
“Gidin şu deli oğlanı bulun, sofraya gelsin.
Bir grup polis Nazım’ı aramaya çıkar. Sonunda evinde bulurlar. Uyuduğu için uyandırılmıştır. Ne olduğunu sorar kapıyı açan polislere. Hemen giyinmesini, kendisini Atatürk’ün istediğini götüreceklerini söylerler.
Biraz sonra Atatürk aynı bahçeye gelir. Yanında arkadaşları da vardır. Ve Nazım’ın az ötesindeki masaya otururlar. Kimsenin rahatı kaçmasın diye görmemezlikten gelir az ötede oturanları
Biraz sonra yaverlerden biri gelerek Atatürk’ün kendisini çağırdığını iletir. O arada aklından bir çok şey geçer ve şu kanıya varır. Gidersem “Nazım Atatürk’e teslim oldu” diyecekler…
Ve yavere aynen şunları söyler.
“Kardeşim, dedim. Hazretleri’nin masasına çağrılmak benim için büyük bir onurdur. Ne yazık ki bacaklarımdaki siyatik öyle sıkıştırmaya başladı ki inlemeden şuradan şuraya gidecek hal kalmadı. Lütfen söyleyin beni bağışlasınlar.”
Şöyle sürdürür.
“Atatürk; ondan sonra, orada bulunduğu sürece, mavi gözleri ile durmaksızın beni süzdü, olayın aslı budur.
“Zorla mı..? Götüreceklerini sorar, “Hayır” yanıtını alır. Gönül rızasıyla mı?.. sorusuna “evet yanıtı” gelir. Ve şunları söyler polislere: “öyleyse lütfen Atatürk’e söyleyin, ben deniz kızı Eftelya değilim. Gecenin bu saatinde gelmek istemiyorum.
Polisler geri döner.
Bir süre sonra Hasan izzettin Dinamo Nazım’la aynı hapishaneye düşünce olayı sorar.
Nazım öyle bir şey yaşandığını ama anlatıldığı gibi olmadığını söyler.
Bir süre önce ayaklarına var olan siyatik ağrıları artmıştır. Kendisine Yalova kaplıcaları önerilir. Ve önerilen kaplıcalara; Yalova’ya gider. Banyolara girer çıkar, iyi gelir. Bir gün yine banyodan çıkmış bahçedeki gölgeliklerde dinlenmeye bırakmıştır kendini.
“Sen orada dalından koparılmış bir zerdali gibi dur
Ben burada zerdalisiz bir dal gibi durayım.”
ESKİMEYEN MEKTUPLAR - 20
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
