Geçmişi 657 yıl öncesine dayanan ve dünyada olimpiyatların ardından en eski spor organizasyonu olan Kırkpınar bizim onurumuz, gururumuz.

Bu tarihi etkinliği en güzel ve şanına yakışır bir şekilde ancak bizim halkımız Edirneliler yaptı ve yapmaya devam ediyor.

Yılların alışkanlığı, becerisi, özverisiyle Edirne Belediyemiz personeli ve ona her türlü desteği veren Edirne halkı bu etkinlikten yüzünün akı ile çıkılmasına katkı sağlıyor.

Edirne belediyesi bu spor organizasyonunu gerekli ekonomik destek almadan kendi dar imkanlarıyla gerçekleştiriyor.

Bu arada Kırkpınar’a gelen yüzlerce konuğu da ağırlıyor, her türlü ihtiyacını sağlıyor. Bu Edirne belediyesi gibi maddi olanakları sınırlı bir il için büyük bir yüktür.

Tüm bu zorluklara karşın Edirne Belediyesi personeli cansiperane bir şekilde çalışıyor.

Kırkpınar haftasından önce, çalışmalar başlıyor. Belediye’nin her kademesindeki personel bu etkinlikte görev alıyor.

 Bir hafta sonra 657. Kırkpınar başlayacak. Yurtiçi ve yurt dışından gelen misafirler bu spor organizasyonundaki güzelliklerin yanında eksiklikleri de görecek.

Özellikle eksik yanlarını afişe etmek isteyen basın yayın organları olacak.

Güzelliklerin yanında bu spor etkinliğini gölgelemek isteyip bu konuda reyting kazanmayı hedefleyenlerin olacağını gözden uzak tutmamalıyız.

Daha önceki yıllarda bu amacı güden basın kuruluşlarına tanık olduk. Buna meydan vermemek için başta belediyemiz olmak üzere tüm Edirnelilerin bu kişilere koz vermemesi, Edirne’nin kötü tanıtımına çanak tutmaması gerekir.

 Bu arada Edirne esnaflarımız bölge halkımıza yakışacak şekilde gelen misafirlere gereken hizmeti yapmalı ve buradan mutlu şekilde ayrılmalarını sağlamalı.

Bu süre zarfında sadece esnaflarımıza değil tüm halkımıza görev düşmektedir. Halkımız Kırkpınar güreşleri için gelen misafirlere Edirne’nin tarihi ve doğal ve beşeri güzelliklerini tüm detayları ile anlatmalı.

Bu konuda eksikliğimiz var.

Kırkpınar için gelen misafirler sadece güreş alanı ile şehir arasında gidip geliyor, halkla temasları olmuyor.

 Sadece kendi bölgesi hemşerileri ile konuşup dertleşip Edirne’den ayrılıyorlar.

 Kırkpınar haftası ilimizi tanıtmak için bir fırsattır. Gerekirse Edirne’yi tanıtan broşürleri yanımızda taşıyacağız.

 Konuşma imkanı bulduğumuz insanlara vereceğiz onlarla sohbet edeceğiz, sorunlarını dinleyecek ve Edirne hakkında görüşlerini alacağız.

Resmi turizm kurumlarımıza da bu konuda önemli görevler düşüyor, onlar da bu hafta süresince kentimizin tanıtımı için yoğun çaba harcamalı.

 Bu kurumumuzun bugüne kadar çalışmalarının yeterli olduğunu söyleyemeyiz.

Turizm konusunda üstün gayret gösterenler arasında resmi kurumlarımız son sıralarda yer alıyor.

Kentin tanıtımı için bir elin parmakları kadar olmayan birkaç kurum yetkilisi her alanda gayret gösterirken Edirne Turizm Müdürlüğümüzün bu konudaki gayreti yeterli değil.

O makam sadece toplantılarda beylik sözlerle Edirne’nin tanıtımına katkı yapacak bir makam değil.

Edirne gibi tarihi kentte Turizm müdürlükleri daha aktif olmalı.

YİNE BİLERSİZLİKLERLE DOLU BİR SINAV

Üniversiteye giriş sınavları gençlerin geleceğini belirlemede en önemli bir basamaktır.

 Ondan önceki eğitim dönemleri bunun hazırlık safhasını oluşturur.  

Gençlerimiz üniversiteye girdiğin sınavla mesleğini belirleyecek geleceği için yaşam yolunu seçiyor. Çocukluk yaşındaki okul öncesi eğitim dışında 12 yıllık ilk, orta eğitim dönemi mesleğini belirlemede yol gösterici olacak.

 Hafta sonu cumartesi pazar günü yapılan sınavlarda gençlerimiz hep geleceklerini güvence altına alma huzur içinde yaşama hayalleriyle sınava girdi. Bu dönemde de kafalarında bir dizi çözüme muhtaç sorular vardı.

 Bu sınava giren gençlerimizi bazıları yeterli donanımı eğitim imkanları olmayan okullardan mezun olup bu sınava katıldılar.

Onlar, en üst seviyede eğim gören öğrencilerle aynı koşullarda sınava katıldılar.

Bu durumda olan öğrencilerin sınavlarda başarılı olmaları çok zor. Sınıflara eşit imkânlarla katılmıyorlar.

Öğretim kurumları arasında eşitsizlik giderilmediği sürece öğrencilerin eşit koşullarda sınava girmeleri mümkün görülmüyor.

Üniversiteye girmek ve mezun olmak da öğrencilerin geleceğini kurtarmıyor.

Ülkemizde yüzlerce üniversite var, her ilimize üniversite açıldı.

Peki, bu öğrenciler okullarından mezun olduktan sonra iş bulabiliyorlar mı?

Gençlere çalışma alanı yaratmadan üniversite açıp onların eline diplomaları vererek neyi çözeceğiz. Özellikle Ülkemiz imkânları ile okuyup, burada iş buladığı için yurt dışına giden gençlerimize, her yıl artan beyin göçüne ne demeli.

Ülkemizde yapılması gereken en acil iş gençlerimize iş imkanı, iş fırsatları yaratmaktır.

 Bizim gençlerimizin başka ülkelerin gençlerinden hiçbir eksikliği yok.

 Ne yazık ki, onlara yaşam, iş imkanı sağlayamıyoruz. Acı olan bu.

 Gençlerimizin sınavlarda başarılı olmaları en büyük dileğimiz.

Geleceğimiz onların başarısına bağlı.     

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.