Parmaklarımı parmaklarına
Rehin bıraktığim mevsim
Kartopu sekişine titrek uyak
Bir odun daha bırakırken sobaya kış
Üfle üfle ateşine
Gözümde duman mavi boncuk
Dondurucu ayazını sabahlardık
“” üşümeler tetiğinde ürkek
öksürdükçe bir yangını üflerdi kor
Elimde kilidi bozuk bir ahşap çanta
Dilimde sobası tüten şarkılar
Güneş şalını örterdi
Gün batımı omuzlarıma
Leylekler ve leylaklar akortlarken sazımı
N.T
Leylekler çokta geldi. Leylaklar çok açtı. Biz leylaklara erguvan derdik. Babamın evinin bahçesinde bir ağaç vardı. Mor salkımlarıyla açar, çevreyi güzel kokularıyla etkilerdi.Gelen geçen hayran hayran bakar, koparıp vazolamak isterlerdi. Morun açığına lila dendiğini sonra sonra öğrendim. Ve en çok sevdiğim ağaçlar listesine giriverdi.
Babamın evinin az ötesinde üç katlı uyduruk bir ev vardı. İçinde yaşayanlar komşumuzdu. Sürüsü olanlara kahya denirdi. Çok soğuklarda evlerine indirirlerdi, sürüyü.Şubat ayında kuzulama olayı başlar biz çocuklar da uzaktan bile olsa kuzuları izlerdik.
Üç katlı evin bacasında leylek yuvası. Genellikle martta dönerlerdi göç ettikleri yerlerden.Onlar dönünce baharın geldiğini anlardık. Bademler, erikler, zerdali… ağaçları çiçek açmaya başlayınca bu görüşümüz onaylanmış olurdu.
Gelelim leyleklere yakındaki dereden beslenirlerdi. Yavruları olurdu bir süre sonra tak tak tak.. sesleri hoşumuza gider, nedense sevinirdik. Bir yıl yine yavruları olmuştu. İki miydi, üç müydü anımsamıyorum. Bir bir de görelim yavrulardan biri yuvadan atılmıştı. Çok acıdık görünce. Ve ondan sonra leyleklere karşı eski ilgimiz ve sevgimiz kalmadı. Leyleği ilk kez havada görenler o yaz çok gezecekler, yerde gezerken görenler o yaz çok gezemeyeceklermiş.. İnancını da anımsayıverdim, şimdi. Oysa bu konuda hepsi bir yana, gelirin ve cebin son sözü söyleyecektir. Gazetelerin birinde gördüm. Yatta yazın keyfini çıkarmak isteyenlerin günlük ödemesi gereken ücret yedi bin liraymış. Dilimi yutacaktım neredeyse. Memur, işçi emeklileri geldi aklıma, asgari ücret takıldı başımdaki ağlara.Şarkıcıların, mankenlerin… kazandıkları da “fevkale denin fevkiinde” dedirten türden. Bilim adamları ve sanatçılar da aklıma gelmiyor değil. Bu aşırı dengesizlikler konusunda gerekli önlemler alınmalı sanıyorum.Dağılımların sistemle ilgisi olmalı elbet.
Korona günleri için alınan önlemler yavaş yavaş azalmaya başladı. Sınavlar bile yapılma yolında. Umarak normalleşme yolu iyi bir yol olur ve bu dert sona erer.Kurallara uyulursa belki daha çabuk tam normale döneriz.
2020 yılı iyi başlamadı desem uygun olur mu? Ancak belki de ikinci yarısı daha iyi ve güzel yaşanır. “Hadi bakalım kolay gele” Kolaysa başıma de gele!..
