Unutma olayı insan zihnine özgü. Bellekte saklamak da öyle.Davranış bilimlerine göre ayrıntılar daha çabuk, şiddetli etkilenmeler daha geç.

Bir de ömür boyu unutulmayanlar var.

İz bırakanlar bu kulvara girer.

Örnekse; depremler…

Özellikle enkaz altından çıkarılanlar ve çocuklar. Aslında tümü. Bunlar kişiliğimizi etkiler ve bilinç altımıza yerleşir Davranışlarımıza yön verirler. Ve ve tin sağlığımız rayından çıkar böylece… Ölmeyiz belki ama ömür boyu çekeriz. Sağaltımı en zor olan hastalık bunlardır. Üstelik insanın yaşamını da zehir eder. Burnundan getirir başka deyişle

Takıntılar şeklinde yaşamımıza girer önceleri. Yavaş yavaş ve sinsi sinsi ilerler. Eşiği aştıklarında sağaltımı da olanaksızlaşır. Aslında TIP bu konuda da büyük ilerlemeler ve aşamalar yaptı. Yeterli mi bilemiyorum.?

Psikolojik sağaltım bizde bir türlü rayına oturamadı. Çalışmayan bir kanal, ya da şöyle böyle. Adama hemen “deli” damgası yakıştırırlar. Alay edip küçümsenirler. Hatta tinsel sağlığını biraz daha bozmak uğruna çaba harcayıp, peşlerine düşen çocukları kimse engellemez.

Ne hazin bir görüntü. Bu ve benzer nedenlerden olacak, bu tür hastalar yumurta kapıya gelmeden tedaviye yanaşmazlar. Yakınları da aynı nedenlerle tedaviden uzak durur. Bu genel görünümün dışında kalanlar da var elbet

Oysa bu tür bozukluklar da örneğin mide ya da safra… gibidir. Yadırganması tamamen eğitimsizlikten olmalı, diye düşünmek istiyorum.

İnsanların elinde olamadığı bu tür bozuklukları etkileyen o denli çok neden var ki? Sağlıklı yaşamak bile oldukça zor. Yani “Rastgele yaşıyoruz..” diyenler haklı mı haksız mı?

Biliyor musunuz? Kilisenin yarattığı Ortaçağ’ da Bu tür sorunları olanları içine cin girmiş diyerek eşek sudan gelinceye kadar döverlermiş ki içine giren cinler çıksın !..

Fırınlara atılıp sabun yapılanlar mı?

O gene bir başka rezalet.

Yaramazlık yapan çocukları dayakla eğitmek… belki de oralardan gelme.. Dayak cennetten çıkmış” deyişi de oralardan yansımış olabilir. Cennetten nasıl çıkar? Orada ne işi varmış köteğin ? gibi sorular akla gelse de boşver.

Etkenler demiştik. İşte ilk akla gelenler. Savaşlar, haksızlıklar, sınavlar, yanlış eğitim. Ne yazık ki günümüzde de yaygın analar çocuklarını kocalar eşlerini… Öldürmeye varan insanlık dışı olaylar da giderek mide bulandırmakta.

Bu arada şu vurguyu da yapmalıyım. Yıllar önce doktora gitmek bile ayıptı. Hele kadınlara erkek doktorlara gitmesi… Olacak iş değildi. Şimdiler de ise hastaneler tıklım tıklım.

Yine o dönemlerde avukatlar “yalan söyleyerek para kazanan meslek” olarak yorumlanırdı. Şimdiler de ise hemen avukata koşmalar…

------------------------------

Hocalığım tuttu yine galiba!...

Oysa yazın bunaltıcı , yakıcı, sıkıcı sıcaklar geliyor aklıma. , inanasım gelmiyor o günlere.

Yani, hele şu havaların Soğuduğu günler, buzlanmalar, kar ve fırtına gündeme girince… Şimdi de soğuktan yakınmalar.

Kuzey yarım kürede yaşadığımıza göre Bu dönüşümlü zaman , mevsim ve ay sürüp gidecek. Nereye mi?

Sonsuz neredeyse, oraya.!..

Sonsuz var mı? Diye sormayın sakın, çünkü ben de bihaberim.

Hadi canım sen de, kafa karıştırma üle!

Yaşadığımız sürece her şey var. Sonrası yok.

Ama her şey düş ya da sanal sanki. “Ömür, dediğimiz şey küsecek kadar çok mu?.”

Şarkısını arada sırada söylemekte yarar var…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.