Akdeniz’in renginden
Trodos’un ak yelinden
Portakal çiçeğinden
Koparıp aldım seni
Kalbime sevgi sevgi
Ömrüme yazdım seni
Fırtına cennetimden
Kıbrıs’ın kaderinden
Gülün en güzelinden
Koparıp aldım seni
Kalbime sevgi sevgi
Ömrüme yazdım seni
Saklı güzelliklerden
Gizlice aldım seni
Kalbime sevgi sevgi
Ömrüme kattım seni
N.T
Olaylar can sıkıcı. Ülke huzursuz sanki… Bir taraftan da yağmur yok. Alıp başını gitmiş. Nereye gitmiş çöllere mi, Yağmur ormanlarına mı?
Nereden bilelim. Meteoroloji bile bazen yanılabiliyor. Zaten “tahmin”olduğunu kendileri de belirtiyor. Şöyle ya da böyle genelde tam isabet…
Bu kurum yokken yapılan tahminler gerilerde kaldı elbet. Örnekse: Ayva ağacı çok meyve verirse…” falan filan…
Edirne bir garip. En ılıman ve sıcak bölgeleri bile geçiyor. Tekirdağ ve Kırklareli bu konu ilimizden mutlaka ve her zaman bizden gerilerde. Bu iyi mi kötü mü?
Istıranca’lardan gelen Orta Asya ’lardan köklenen esinti Karadeniz’i de şaşırtarak kapı gibi dalgalar üretmekte. İşi gücü bir iç deniz olduğundan belki de öfkesini zaptedemiyor. Oralara serinlemeye gidenler denizle iyi geçinmeli. Yoksa kötü sonuçlar konuşlanabilir. Oralarda yalnız deniz değil iki nehir Kıyıköy’den denize ulaşır. Nehirler ve kıyıları da ilginçtir. Denizde yakalanan balıklar da özel ve güzeldir. Kalkanın, palamutun özellikle hamsinin en lezzetlileri bu denizde yaşar.
Yani artık sıcaklardan kaçma, deniz kenarlarında konuşlanma zamanı…Cümlemize iyi serinlemeler..İğneada’yı unutmamak gerekir.Doğal varsıllık oralarda da ilginç…
Kısa kesiyorum. Oralara ulaşmadan bu güzellikleri görüp yaşamak olası değil, sanıyorum.
Gidin görün buralarda boşuna terlemeyin buralarda…
