Siyaset kendi yararımıza kullanılacak menfaat kapısı olan bir hizmet olmamalı, topluma yapılması gereken hizmetler her zaman ön plana çıkmalı.
Bu görevlere seçilecekler topluma eşit hizmet sözü verirler.
Ne yazık ki bu anlayış son yıllarda siyasetteki yozlaşmaya, çıkara dayalı seyrettiğini gördüğümüzde bir menfaat aracı olarak kullanıldığına tanık oluyoruz.
Siyasette bir koltuk kapanların afra tafrasından yanlarına varılmıyor.
Adeta “büyük dağları ben yarattım küçük dağlar babamdan miras kaldı” mantığı ile hareket eden çakma siyasetçilerimiz var.
Çakma dememde amaç şu, ülkemizde muhtarların dışında halkın hür iradesiyle seçilen bir kamu hizmet yapanların olduğunu kim iddia edebilir.
Siyasetçilerimizin tamamına yakını ya genel merkezlerinden onayı ya da o çevrelerden sağlanan torpiller ile o makamlara gelirler. Ondan sonra da kraldan çok kralcı olurlar.
---------------------
SİYASETTE DEĞİŞİMİN ARKASINDA MENFAAT MI VAR
Örneğin bir meclis ve parti görevlisinin siyasi tavrında seçilmesinden büyük değişim oluyor. Bu anlayışı ile sik sık gündeme geliyorsa bu araştırıldığında bunun siyasi çizgisinden ziyade bir menfaati elde edememesinden kaynaklandığına tanık oluruz
Onlar için “Bu böyle değildi neden böyle birden bire değişiverdi “diye hayret etmeye gerek yok.
Bunda etken bir çıkarın istenildiği gibi olmadığının yansımasıdır bu.
Böyle menfaate dayalı siyasete soyunanlara sadece il ve ilçelerde değil üst yönetimlerde de yansıdığına tanık oluyoruz.
Halkın oyları ile bir partiden seçilen milletvekili bir süre sonra o partiden istifa edip tam karşı görüşte olan, eleştirdiği bir parti saflarına katıldığına tanık oluyoruz.
---------------------
OY VERENLERE DE HAKSIZLIK OLMUYOR MU?
Seçimlerde bir parti saflarında yer alıp oradan bir yerlere gelen siyasilerin daha sonraları saf değiştirip dün ak dediğine bugün kara diyen ,kendini o makamlara getiren,insanların oylarını yok sayan kişiler aslında partilerinden istifa ettiklerinde o görevlerini de bırakmaları gerekir.
Çünkü, onu oraya seçmenleri partilerinde hizmet yapacak diye oy vermiştir.Partisini terk etmesi , aleyhinde siyasete soyunması kendisine oy verenlere haksızlık olmaz mı.?
Yapılan istatistikler de gösteriyor ki, bizim ülkemizde olduğu kadar siyasi çizgisini değiştiren insanların olduğu bir başka ülkeye geri kalmış ülkeleri de dahil çok az rastlanıyor.
Siyasetin böyle oynak zeminde olması bu görevlerde olanlara güveni de zedeliyor.Toplumda saygınlık sıralamasında siyasetin son sıralarda yer alması ,halkı siyasilere güven duymaması acı bir gerçek.Ülke yönetiminde söz sahibi olan kişilerin güvenilmez kadrolardan oluşması ülkemizin uluslararası düzeyde saygınlığını da zedeliyor.
Bir siyasinin dün savunduğu ilkelerin tamamen zıddı olan bir fikri savunması siyasetin kirlenmesine neden oldu.
Bazı, siyasilerin bu görevi menfaat kapısı gibi görmesi, bu kutsal kamu görevi üzerinde kara leke oluşturmuyor mu?
Vatandaşlarımız da bu görevde yer alacak siyasileri seçerken çok dikkatli olmaları,kendi partisini terk eden siyasilerin toplumdan dışlanması konusunda tavır almalı.
Siyaset yaz boz tahtası menfaat noktası haline gelmemeli.”uykudaydım aydım ben bu işten caydım” anlayışında olanlara siyaset yolu kapanmalı.
Bu kişilere kol kanat gerenler bu kararlarını yeniden gözden geçirmeli.
------------------------------
FIKRA
TEREDDÜT
Kararsızlığı ile ünlü bir Osmanlı Padişahı,yaptıracağı köşkün nasıl olması gerektiğine bir türlü karar verememiş.
Sonunda işi refikalarına (eşine veya eşlerine) devretmiş.
Saray tamamlanana kadar hiçbir şeye karışmamış.
Har şey olduktan sonra padişah sarayı gezmiş.
Bu arada eşine dönerek:
“Maşallah çok güzel olmuş.Özellikle benim tereddütlerim için her kata bir selamlık,bir mutfak ve hamamın yapılması çok isabetli olmuş.
Ama yine anlamadığım bir şey var.Koca saraya neden bit tane hela yaptırdınız?
Neden her kata bir tane yaptırmadınız.?”
Karısı:
“Aman padişahım sen “o helaya mı yapayım buna mı yapayım” derken olduğun yere yapardın da onun için tek hele yaptırdık”
