Ne yazık ki millet olarak hayatımız için büyük tehlikeli olabilecek konuları yeterince önemsemiyoruz,

Nemelazımcılık,vurdumduymazlık, bahane arama  duygusundan bir türlü kurtulamıyoruz.Bu ölümcül hastalığın yaygınlaşmasının da en önemli nedenlerinde  birisi de bu vurdumduymazlığımız.

 “Beni mikrop  etkilemez,  bu   konu  gereğinden fazla abartılıyor benim özel hayatıma kimse karışamaz” gibi anlayışın sonucu  bakıyoruz ülkemizde son günlerdeki ölüm oranı gittikçe artıyor.

Bu duyarsızlık sonunda  Edirne de en çok hastalık görülen iller arasına girdi.

Bu ölümcül tehlike daha önce tüm boyutu ile halka anlatılsa  ülkemizdeki tehlikesinin  de diğer ülkeler gibi yaygın olduğu gerçeği kabul edilse, insanlar çekinerek ve tehlikenin boyutunu kabullenerek yasaklara daha dikkatli davranırlardı.

Bu konunun sorumluları” Biz diğer ülkelerden daha iyi konumdayız  bu mikronun tehlikesi geçmek üzere” anlayışı sonundu    gerçekle yüz yüze geldik.

Tüm dünyada yaygın olan bu  ölümcül mikrop ülkemizde de etkisini   sürdürüyor.

Her ne kadar gizlenmek istense de bu konunun uzmanlarını ifade ettikleri gibi  artan oranda can almaya devam ediyor.

İnsan yaşamını her şeyden önemli olduğu gerçeğini bir türlü kabullenemiyoruz.

Bu alanda önlemlerin arttırılması yerine başka konuların, ekonomik beklentilerin insan yaşamından öne geçmesi ve siyasi  beklentiler nedeniyle bu tehlikenin dikkate alınmamasının ölüm vakalarının artmasında etken olmadığını kim iddia edebilir.

Yaşlıları ve gençleri evlerine tıkarak bu tehlikenin önlenemeyeceği  ortada.

Toplumun düğer kesimlerinde gerekli önlemler dikkate alınmazsa  bu mikrobun önünü almanın mümkün olamayacağını  yüksek sesle duyuran tıp önderlerini  önerilerini dikkate almadan sorunun çözümlenemeyeceği gerçeğini kabullenmek zorundayız.şimdi de aşı bilinmezliği var .       

Yaşamımızdaki bu kısıtlamalar toplumun psikolojisini bozuyor.

Aile kavgaları artıyor.Yaşamımızdaki  bu ambargodan fazla etkilenmeyenler bunun farkında olmayabilirler.

Hastanelerde en çok şikayetin evde kalmanın verdiği bunalımdan kaynaklandığı,  bunun uzun süre devamı halinde  bu durumun  topluma daha çok zarar vereceği  unutulmamalı.

-------------------

EDİRNE’YE GELEN KÖMÜRLER SIKI DENETLENMELİ

Kalorifer bacalarından yükselen dumanlar ,ilimize gelen yakıtın yererince denetlenmediğinin göstergesi değil midir.

Düşük kalorili yakıtın kullanılması zaten yeterince kirli olan Edirne havasını daha da kirletiyor.

Bu konuda sadece toplu konutların yanında evinin bacasından çevreye kirli hava körükleyen evler de uyarılmalı.Buralarda düşük kalorili yakıt kullanılması da kirliliğim iyice artmasına neden oluyor.Kentin kenar mahalleleri dolaştığımızda bu tür havayı kirleten evlerin olduğunu görürüz.Halkımız bu kişilerin sebep olduğu kirli ortamda yaşamak zorunda değil .Özellikle böyle sağlık sorunlarının ön planda olduğu dönemde  baca ve kalorifer denetimleri daha sık yapılmalı

-----------------

BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ.?

TÜRKİYE’DE İLK ATICILIK SPORU İSTANBUL’DA YAPILDI

Türkiye’de ilk atıcılık sporu İstanbul’da yapıldı.Atıcılık sporuna ülkemize getiren kişi,Bulgaristan’ın Filibe kentinden olan Niyazi Kızıltepe’ydi.

Ülkemizde en eski atıcılık kulübü ise 1921 tarihinde İstanbul Avcılar ve Atıcılar İhtisas Kulübü adıyla açıldı.

Türkiye Avcılık ve Atıcılık Federasyonunun kuruluşu 1940 yılında gerçekleşti.

Atıcılığın bir spor dalı durumuna gelmesi on dokuzuncu yüzyılda olmuştur.

Atıcılık , sporu, İngiltere ve Amerika’da bu yüzyılda oldukça yaygındı. 1896 yılında ilk kez yapılan çağdaş Olimpiyat oyunlarında  otomatik silah ve serbest tabanca (50 metre atış) ve serbest silah yarışmalarına  yer verilince,  atıcılık yarışmalarına da  bütün Olimpiyat oyunlarında yer verildi .

1955’te  Barselona  1959’da Beyrut  Akdeniz oyunlarına katılan Atıcılarımız  başarılı sonuçlar alamadı.

--------------

SALOMON’UN ŞAKASI

Salomon bir yıl önce ölen karısının kabrini ziyarete gitti.

-“ Ah Rebeka Cenabı hak bir mucize gösterse de seni tekrardan bana verse.”

 Bu sırada bir tarla faresinin zoruyla mezar üzerindeki toprak hafiften kımıldanmaya başlayınca Salomon:

-“ Sakın ha..” diye bağırdı.”Ben şaka yaptım be  inandın mı.?

-----------

ÖZLÜ SÖZLERİ

Cennet cehennem ne şuadadır ne burada insanını ruhundadır ruhunda.

İRAN ATASÖZÜ

Kötü idarecilerin başarısı halkın felaketidir.

MEKSİKA ATASÖZÜ

  

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.