Toplumumuz bugüne kadar birbiri ile kenetlenmiş,yıllardır birlik ve beraberliğini sağlayan gelenek ve göreneklerine bağlı, içinde huzur bozucu unsurları barındırmayan, hangi etnik kökenli, din ve siyasi görüşten olursa olsun herkes birbirine dostça yaklaşan bir görüntü sergileyip dünyada örnek bir toplum haline gelmişti.
Bu birlik ve beraberliği ile tüm güçlüklerin üstesinden gelerek bağımsız halk olma özelliğini korumuştur.
Bunun sonucunda farklı ırk ve inançta olduğu için toplumdan dışlanmak istenenlerle erkek ve kızlarımız kökenine bakılmaksızın yuva kurdular mutluluk içinde yaşamlarını sürdürüyorlar.Farklı halka mensup insanlarımız böylece birbirine entegre olup kaynaşıyor.
Siz o aileleri dışlayabilir misiniz?
Toplum arasında nifak tohumları ekmek isteyenler aslında bu ülkenin gelişmesine, muasır medeniyetler düzeyine erişmesine ket vurmak isteyen genellikle dış güçlerle irtibatı olan çevrelerdir.
Toplumun bilinç düzeyinin gelişmesi, halkın olayları kendi mantığı ile irdelemeleri sonunda bu nifak tohumları toplum arasında barınabileceği alan bulamayacaklardır.
Bunda daha çok halkımızın kimlerin toplum aleyhine iş yaptıklarını belirlemesinin, bazı kuruluşların arkasından körü körüne gitmenin zararını anlamalarının büyük rolü olacaktır.
Derelerde akan suyun geri dönmesi mümkün değildir. Bizim toplumumuz uzun yıllardan bu yana ülkemizdeki yaşam koşullarını, kişilik haklarının önemini benimsemiştir.
Ondan geriye dönmesi mümkün değildir. Bunu bilen bazı çevreler yasaların boşluğundan yararlanıp toplumda arzuladıkları yaşam koşullarını oluşturmaya çalışmaktadır.
Buna hangi görüşten olursa olsun halkımızın itibar edeceğini düşünmek hayalden öteye gitmez.
-------------------
İT KAĞNI GÖLGESİNDE YÜRÜR KENDİ GÖLGESİ SANIRMIŞ
Halk arasında kendisini olduğundan büyük göstermek isteyen, böbürlenerek güçlü çevreleri de arkasına alıp halk arasında ,itibar kazanmak isteyenler için genellikle “ it gibi kağnı gölgesinde yürüyüp kendi gölgesi sanıyor” benzetmesini yaparlar. Maalesef toplumdaki çarpıklık bazı kesimleri bu konuma getirdi.
Bakıyorsunuz, bugüne kadar farklı görünüş sergileyenler birden bire değişerek bambaşka görüntü oluşturmaya başlarlar.
Bu kişilerin birden bire ekonomik durumları değişip nasıl kazandıkları belli olmayan maddi imkanlarıyla toplum arasında daha fazla itibar bekler hale gelirler. Ona buna afra tafra yaparak akılları sıra toplumda bir üstünlük sağlama çabasına girerler.
Ne acıdır ki, toplumumuzda bu tür kişiler bazı yerlerde artmaya itibar görmeye başladı.Bakıyorsunuz karakteriyle, toplum arasındaki itibariyle olumsuz görüntü oluşturan bazı sonradan görmeler halka tepeden bakmaya insanları hakir görme alışkanlığı edindi.
Onlar paranın her şeye kadir olacağı inancındalar.
Bu anlayışta olanların toplumda itibar görmesi, küçük çıkarları uğruna ezilip bükülen omurgasız insanların bunlara gereğinden fazla değer vermeleri onları daha da cesaretlendirir.
Bu kişiler kendilerini “dev aynasında” görmeye başlar. Bu yapıda insanlar toplum arasında sevgi ,saygı dayanışma duygularını da yok sayarlar. Onlar için her şey paradır, kendi çakarlarıdır. Toplumda yerleşmiş kutsal değerlerin hatta milli duyguların onlar için önemi yoktur .Kendi çıkarları için her şeyi yaparlar.
------------------
FIKRA
TASLAK
Kocası karısına hışımla bağırıp çağırmaya başladı.
“Erkeğin önemi aslında şuradan belli, oluyor. Allah’ımız bile onu kadınlardan önce yaratmış.”
Kocasının bu sözleri üzerine karısı şu yanıtı verdi:
“Aklına şaşarım. Bir sanat eseri yaratmak için önce bir taslağının yapıldığını bilmiyor musun . Allah sizleri de bir taslak olarak yaratmıştır”
--------------------
DARÜŞŞİFALARDAN HASTANELERE
Tarihimizde ilk darüşşifa 1. Beyazıt tarafından 1399 yılında Bursa’da yapıldı. Bu kuruluşlar hastaların iyileştirilmediği, sağlık kuruluşlarıydı. Bu kurumlarda tıp öğrenimi de yapılırdı.Bulaşıcı hastalıklar,akıl hastaları ve kadınlar için hastanede ayrı bölümler vardı. İlk Osmanlı darüşşifası olan “ Bursa Darüşşifası” on iki odalıydı. Bir başkatip 2 eczacı, hastalara ilaç veren iki şerbetçi, aşçı,ekmekçi ve hademe darüşşifada görev yapıyordu. 1. Beyazıt Bursa Darüşşifası için Mısır Memluk Sultanı Meliküzzahir Berkuk’tan usta bir hekim istemiş, o da Şemsettin Saagir adındaki hekimi göndermişti.
.
