ÖNDER GAZETESİ 16 Ocak- 1997), (Nasıl Eserse) köşemden

PAZAROLA KOLAY GELE

Başaran’la Eryaşar’ı bir yıl sonra arayabildim. 1996’da gitmiştik İstanbul’a , onları 1997’de arayabildim.

Aradan bir yıl mı geçti. Yoo iki-üç gün anca. Ama o 2-3 gün içinde bir yıl bitmiş, bir başka yıl yaşanmıştı. Hoş geldin 97 demiş miydim? Bilmiyorum ama bir kez daha söylüyorum Hoş geldin doksan yedi.

96’da neler olup bitti? Çok şeyler oldu. Bitmeyecek sandığımız takvimin yaprakları bile bitiverdi. Savaşlar, suikastlar, kazalar, terör…Tümü ön sıralardaydı hep. Sanırım bu yılda aynıları ya da benzer sorunlar yaşanacak.

Edebiyat dünyası ya da dizeler evrenindeki durgunluk öyle sanıyorum ki, öylece sürecek.

Belki yine satışı çok az olacak ve okunmayacak kitap. Hele şiir kitapları yok satacak. Ya da bir paket sigara fiyatına alıcı bulacak. Bulacağı da bir avuç alıcı.

İstanbul’a giderken, kent enikonu kıştı. İstanbul’u sarıp sarmalamıştı. Soğuk sis ve sulusepken…

Bu gün 2 Ocak. Hava yine yazdan, kalma bir güne dönüştü. Kaç gündür hasret kaldığımız güneş, bugün ilk kez yüzünü gösterdi. Seyirlik ya da şiirlik bir gün ekranda sanki.

Öğle üzeri ve balkondayım işte. İşe ve en kısa günlere inat. Zemheriyi nanikliyorum böylece. Yeni yıla bir kapıdan bir başka dünyaya girer gibi girmedik elbet. Aslında her şey olağandı. Değişen bir şey yoktu. Ancak bizim kafamızda vardı. Soyut olan zamanı somutlaştırıyordu insan aklı. Böyle olmasa zaten anlamsız bir zaman kavramı duracaktı ortalıkta. Ünlü ozanlarımızdan biri,”Dağlarına bahar gelmiş memleketimin” dememiş miydi? Bahar sevincini ne güzel yansıtır bu dize. Ben de sözcükleri değiştirerek:”Balkonlarına bahar gelmiş evlerin. Desem aynı güzellik yansımaz mı?

Kış ortasında yaz” başlığını taşıyan bir yazıyla göz göze geliyorum. İşlediğim konuyla ilgili olduğundan ilgimi çekti. Kim bilir kaç yıl önce şöyle başlamışım yazıma: “Aralık’ın ortalarında bir türlü on derecenin altına düşmeyen mevsim normallerinin üstünde yaşıyoruz epeydir.İnsana yaka açtıran, paltoyu pardösüyü bir kenarda unutturan bir durum-yorumla karşı karşıyayız.” Mırıldanıyorum.

Pazar ola güzel hava,

Kolay gele 97…

--------------------------------------------------------------------------------------------

ÖĞRETMENİM MEHMET AYDIN

(İnsanlığa Adanmış bir yaşam (Anılar-söylentiler- Anlatılar--- sayfa:253---

ÖĞRETMENİM MEHMET AYDIN

Özlemiştim

Sesini soluğunu dizelerinin

Sesini soluğunu özlemiştim

Şiirlerinin

Işıltılar” çıkınca postadan

Mehmet Aydın sevgisiyle

Yeniden

Yanarak tutuştu

Özlemlerin

Yaşlı delikanlı Mehmet Aydın

Onun eski dünyası Çiğdem Acar

Yeni umutlarla doludur

Bağnazlıkları silmiş aklından

Yeniye ve ileriye bakıyor hep

Ben gencim diyenlere

Taş çıkartır gerçekte

Ak saçlı bir delikanlıdır o

Yaşlı ama olgun

Yıllar geçiyor

Umutlar yeşeriyor

Biz yaşlanıyoruz

O yine ayakta (N.Tezcan)

-----------------------------------------------

Cevdet Kudret ve Açılan OKULLAR

Güzel ve pırıl pırıl bir eylül sabahı. Sabahı dediysem öyle aman aman bir sabah değil. Gün öğleye tırmanıyor ağır ağır. Yani tam kuşluk zamanı. Postadan bir şeyler çıkmıyor bu gün.

Bir kaç gün önce, BARIŞ ÖZGÜR DİLER’den bir sevimli mektup aldım. Bir yazımda O’ndan söz etmiştim.(O gazete henüz bana ulaşmadı.

Sevinmiş, mutlu olmuş. Mektubu da onun kadar sevindirici. Mutlu etti beni.

Çağdaş Türk Dili Dergisi 55. Sayısını bir süre önce yitirdiğimiz Cevdet Kudret’e ayırmış.

Bir şiirini aktarayım önce:

TOPRAĞA BAĞLI

Ne uçmayı bilirim, ne gökten haberdarım,

Bir karış bile fazla yükselemem yerimden;

Toprağa basmak için yapılmış ayaklarım.

Hasrete büyük, geniş semalara bakarım.!

Toprak beni daima çeker eteklerimden

(Cevdet Kudret)

Sayın C. Kudret’in yazılarının bence ilginç bölümlerinden bir iki alıntı yapıyorum kendime, şöyle:

Yoksul bir ailenin çocuğu, küçük bir azınlığın keyifli yaşamına değil, büyük bir çoğunluğun sıkıntılı yaşamına aday olarak gelmiş Dünya’ya.”

CHP tıpkı kemana benzer, sol elle tutulur, sağ elle çalınır. Yeniden açılıyor şimdilerde.

Derginin Cevdet Kudret için özel sayı düzenlemesi güzel bir yaklaşım. Öğretmenliği de var çünkü.

***

Okullar açılıyor yine. Yeni bir ders yılının kanat çırpınışları etkilemekte ülkeyi. Giysi, kitap, kayıt… Hepsi de mutlu bir esinti gibi okşuyor öğrencilerin saçlarını. Veliler sanki biraz sıkıntı çekiyor ama, İleriye dönük bir yatırımın adım adım gerçekleştiğini görmek onları mutlu ediyor olmalı.

Ödev,devamsızlık,kredili sistem, sınıf geçme sistemindeki değişiklik ve yenilikler…

İkili üçlü öğretim, kalabalık sınıflar, Öğle yemeğinden yoksunluk (Bunu okul-aile birlikleri ele alabilir bence) Betonlaştırılan oyun alanları… Bazı okullarda öğretmen fazlalığı, bazılarında yetersizliği, birleştirilmiş sınıflar, taşımalı eğitim…

Ve can güvenliği…

Öğretmenlerin ve öğretmenliğin de apayrı sorunları… Okulsuz köyler, okuma-yazma oranının düşmesi.. 30 küsur yıl çalışan ve şimdilerde emekli olan bir öğretmenin yaklaşımları… Son yıllarda bir de kayıt Ücreti çıkarttılar.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.