Yaşamımızda sağlığımızı olumsuz yönde etkileyen etkenlerin en önemlisinin yiyeceklerden kaynaklandığı biliniyor. Bugüne kadar yeterince gündeme gelmeyen bu önemli sorunu; Nefes Gazetesi’ndeki köşesinde Recep Genel. “Beslenmiyoruz zehirleniyoruz” adı altında gündeme getirerek.
” Zehirleniyoruz, ömrümüz, sağlığımız ağır ağır elimizden alınıyor. Tüm bu gerçeğe rağmen gerekli önlemler alınamıyor. Özellikle bu mevsimde daha çok kullandığımız domatesler, biber ve salatalıklar ile benzer sebzeler gerekli denetimler yapılmazsa katilimiz olacak.
Gıda terörü yıllardır gündem oluşturmasına karşın hala uluslararası kuruluşların zehirli atıklar olarak belirlediği pestisitler için gereken önlemler alınamıyor. Bu alandaki denetimler yeterli olmuyor.
Bu durum gittikçe daha vahim hale geliyor. İşin ilginç yanı bu konuda yazılan raporlara, belgelere, analizlere rağmen duyarlı bir kesim dışında gıda zararlılarını dikkate alan yok.
Gıdalardaki kimyasal kalıntılar sadece ihraç ettiğimiz ürünler iade edildiğinde anlıyoruz. Kendi market ve yiyecek yerlerinde gerekli denetim yapılamıyor.
Green Peace, İstanbul’da beş zincir market mağazalarında, semt pazarlarında toplam 15 sebze ve meyveye ait toplam 155 örneği uluslararası akrediteye sahip laboratuvarlarda inceledi.
Laboratuvara giden numunelerden % 33’ü Türk Gıda Kodeksi pestisitlerin maksimim kalıntı limitleri yönetmeliğine uygun değil. Örneğin bu numunelerin %61’inde birde fazla %43’ünde en az bir pestisit kalıntısı bulundu. Yeşil sivri biberlerin %70’i, ıspanağın %67’si kıvırcık salatanın %40’ı da aynı durumda. Armutların, üzümlerin %40’ı da bu limiti aşmış.
Analize giden 155 numunenin 94’ünde birden fazla kalıntı bulundu. İşin ilginç yanı 5 yıl önce de aynı firma benzer denetimi yapmış yine aynı sonuçlar elde edilmiş yani geçen 5 yılda değişen bir şey olmamş”
Yazar bilimsel verilere dayanarak sağlığımız açısından çok önemli olan bu konuyu gündeme taşımış.
Bakalım uyarı dikkate alınarak denetimlerin artması gündeme gelecek mi?
