Mecliste, bizim TBMM'de yeni Anayasa görüşmeleri vardı, yıllar önce.

Günlerce sürmüştü.

Ama meclisimiz böyle gergin ve bu denli kavgalı gürültülü oturumları yaşasa bile bu kadarını yaşamamıştı, sanıyorum. Yaralananlar bile var. Hem de bir bayan milletvekilimiz, yanlış anımsamıyorsam.

Geçmişi anımsamakta her zaman yarar var. Hepsi de halkın gözleri önünde… Başka bir sürü olumsuz sayılabilecek söylemler, sataşmalar..

Bir ara kürsüdeki bardak kırılmış, saldırılar ayyuka çık mıştı. O kuruma hiç yakışmayan davranışlar. Millet sizi oraya kavga etmeniz için değil, ülke sorunlarına çözüm bulmanız için seçti ve gönderdi. Sonra demokrasinin bir uzlaşma rejimi olduğu mutlaka anımsanmalı ve benimsenmelidir.”Devlet Adamlığı” çerçevesi içinde davranmak ve bu olgunluğu onlardan beklemek oy verenlerin özlediği budur sanıyorum. Kürsü dokunulmazlığına evet kabalığa, kural dışı tavırlara hayır… Bundan sonra umarım böyle şeyler yaşanmaz.

Bu arbedeler sırasında kutsal saydığımız kürsü de paramparça olunca Ozan Edip Cansever'in “Masa da Masaymış Ha” şiiri geldi aklıma. Herkesçe çok iyi bilinen bu şiirinin son bölümüne verecektim. Ancak gönlüm el vermedi. Tümünü aktarıyorum ben de. Bu güzel ve anlamlı şiiri bir kez daha okumanın kimseye bir zararı yok diye düşündüm:

MASA DA MASAYMIŞ HA

Adam yaşama sevinci içinde

Masaya anahtarlarını koydu

Bakır kaseye çiçeklerini koydu

Sütünü yumurtasını koydu

Pencereden gelen ışığı koydu

Bisiklet sesini çıkrık sesini

Ekmeğini havanın yumuşaklığını koydu

Adam masaya

Aklında olup bitenleri koydu

Ne yapmak istiyordu hayatta

İşte onu koydu

Kimi seviyordu kimi sevmiyordu

Adam masaya onları da koydu

Üç kere üç dokuz ederdi

Adam koydu masaya dokuzu

Pencere yanındaydı gökyüzü yanında

Uzandı masaya sonsuzu koydu

Bir bira içmek istiyordu kaç gündür

Masaya biranın dökülüşünü koydu

Uykusunu koydu uyanıklığını koydu

Tokluğunu açlığını koydu

Masa da masaymış ha

Bana mısın demedi bu kadar yüke

Bir iki sallandı durdu

Adam hababam koyuyordu

Edip CANSEVER

Kavgalar yüzünden dokunulmazlığı olan kürsü bile parçalanmış. Utanılacak bir durum değil mi? Kürsünün yani masanın ne günahı vardı. Sorunlar böyle çözülür mü? O kuruma böyle durumlar yakışır mı?

Şairin masası o kadar yükü nasıl kaldırıyor?

Umarım bu denli sorunumuz varken meclis de yakışan biçimine döner. Kişisel çıkarlar, parti çıkarları bir yana itilip ülke çıkarları öne çıkınca ortalık normalleşecektir. Aslında uzunca süredir parlamenter rejim de ortadan kalktı. Ama YBMM var. O rejime yeniden dönülür mü? Elbette sandığın ve seçilmişlerin bileceği iş…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.