Üç yanı denizlerle çevrili, Asya ile Avrupa arasında köprü olan bir ülke ,tarih boyunca en çok medeniyete sahiplik yapa bir ülkemiz var.
Ülkemizde her an dört mevsim yaşanıyor.Dağları denizleri,ovalarına herkesin hayran kaldığı,verimli topraklar,ormanlarla bezeli Anadolu ve Trakya’mız topraklarında yetişen ürünler bundan kısa süre öncesine kadar birçok ülkeye tarım ürünleri ihraç ediliyordu, Bu alanda dünyada kendi kendine yeterli ülkesinden biriydik.Yiyecek sıkıntımız yoktu.
O alanda hiçbir ülkeye muhtaç değildik.Kendi imkanlarımızla geçinip gidiyorduk.Ne acıdır ki, bugün onlarca tarım ürünleri yanında samanı dahi ithal eder duruma düştük.Bu insana üzüntü veriyor.”Paramız var her ülkeden tarım ürünü alabiliriz “demek yeterli olmuyor.Belki ihtiyaç sağlanıyor fakat kendi imkanlarımızdan,kendi çiftçilerimizden esirgediğimiz para ile bu ihtiyaçlar karşılanıyor. Bu tarım girdilerinin de kat kat artmasına neden oluyor.Bunun sonunda gübre fiyatları artışında dünyada birinci sıraya gelmişiz.Bu konuda izlenen hatalı politikanın faturası üreticilerimize çıktı.
-----------
BAŞKA ÜLKELERİN KAT KAT ÜZERİNDE
Yöneticilerimiz tüm dünyada bu artışın yaşandığı savunuyor.Bu doğru olsa da onlarda bir artmışsa bizde neden üç kat artmış?
Örneğin çiftçilerimizin taban gübresi dedikleri DAP gübresinin ton fiyatı 4 bin liradan 14 bin liraya yükselmiş.
Tarım kesiminin en çok kullandığı ÜRE gübresinin tonu 3 bin 600 liradan 12 bin liraya,, %26 CAN adındaki gübreni ton fiyatı 1380 liradan 12 bin 178 liraya çıkmış.Buna neden olarak paramızın değer kaybetmesi gösteriliyor.Bu koşullarda dünyada gübre fiyatları yerinde saysa da paramızın değer kaybı nedeniyle bizde yine artış olacak.Gübre fiyatları dünyada %41 artış gösterirken bizde bu oran %250 artıyor.
ÜRE gübresi dünyada %122 artış gösterirken bizde % 230 artış gösteriyor. Bu fiyat artışının,mazot ilaç,tohum elektrik gibi diğer girdilerde de yaşanması sonucunda üreticilerimiz nasıl tarlasını ekebilecek?.
Yiyecek, dünyada stratejik ürün haline dönüştü. Bu koşullarda halkımız nasıl sağlıklı yaşayabilecek.? Yöneticiler hamasi nutukları bir kenara bırakıp ülkemizde,bu verimli topraklarda halkın karnını doyurabileceği imkanı yaratmalı.Yoksa, elin oğluna muhtaç olmak bizim ülkemize yakışmaz.Özellikle tarımda bu hiç olmamalı.
----------------
FIKRA
DURAK MI ?
İki köylü tarla anlaşmazlığı sonucu çıkan anlaşmazlık yüzünden birbiri ile ağız dalaşı kavgaya tutuşmuşlar. birbirlerini yaralamışlar.Çevrelerinde de kavgayı ayıracak kimseler yokmuş.
İyice yorgun düşmüşler.Ahmet olan kavga ettiği kişi Memet’e sormuş.
“La Memet iyice yorulduk artık durak mı?”,
Memet.
“Artık durak gayrı. Baksana çevrede bizi ayıracak kimseler de yok zaten”