Kuru ve gıcık bir öksürük günlerdir yakamda. Hiç olmayacak yerde ve zamanda köh, köh, köh…Bu aralar nezle de işin içine girince ver elini yatak. Ne şuruplar ne nane-limon , adaçayı ve ıhlamur…
Tam geçti derken , gerçekten geçti. Ne geçti, nasıl geçti demeyin. Bilindiği gibi şu Ermeni soy kırımı savı Fransa’da önce Meclisten, akşam da senatodan geçti. Böylece ve bundan böyle kimse “Ermeni soykırımı yoktur ya da olmamıştır” diye görüş belirleyemeyecek. Hele belirle de gör; içerdesin içerde.
Konu yıllardır gündemde. Heykeller, günler… İsviçre bile böyle bir karar almıştı, bir zamanlar. Unutuldu, gitti. Bu yüzden ceza alan, içeri giren oldu mu? Bilemiyorum. Yani demek istediğim şu.Üzerine fazla gitmemekte yarar var gibi.. Bizi ilgilendirmez ve bağlamaz deyip geçivermek sanırım daha yararlı gibi. Tazminat falan,,, Zorla alacak değiller ya! Varsın istesinler.
Fransa önce oturup iyi bir özeleştiri yapsa çok daha iyi olur gibime geliyor. Cezayir’in bağımsızlık arayışı ve Fransa’nın tutumu gözden geçirilmeli önce. Sömürdüğü öteki ülkeler için de aynı şeyler geçerli. Ermeni gizli örgütü MOSAK’ın Avrupa’da yaşayan temsilcilerimiz pusularıyla ve acımasızca şehit ederken neredeydiniz be Avrupa, neredeydin be Fransa?
Kurtuluş Savaşımız öncesi “Hasta adam” deyip Osmanlı’yı parçalayıp bölmek ve lüpletmek isteyenler arasında siz yok muydunuz? Yoksa Güney-Doğu Anadolu’yu işgal etmek isteyen ben miydim?
Bir öğle üzeriydi, öyle bir kar yağdı ki tam lapa lapa ve yoğun mu yoğun. Kar kısa zamanda özellikle çim olan alanlarda birikiverdi. Bizim blokların ortasında kalan bahçeye de bayağı birikti. Baktım çocuklar hemen kar yuvarlayıp kardan adam yapıverdiler. Bir sonraki gün gölgeler dışında kalan yerler, günlük güneşlikti Parklarda, açık yerlerde güneşlenenler az değildi. Akşam koyu bir sis kapladı ortalığı. Sokak lambaları gizemli bir ışık saçıyordu. Bunu görünüme “romantik” de diyebiliriz. Görüş uzunluğu iyice kısalmış, arabalar ve insanlar silüete dönmüştü.
Sabah sis kalkmış ama ayaz daha etkili olmuştu. Çünkü hava bulutluydu. Sonra ne olur ben bilemem ama yetkililer “arkası kar” diyorlar
Zaten bizde bu olay için bir de deyiş var. “Bir lodos, iki lodos, arkası kar cicoz.”.
Balkona çıktım ve bağırmak istedim.
Ulan Fransa var mı senin ülkende bu güzellikler. Ermeni soykırımı var demek sana mı düştü? Emperyalistlere, sömürge sahiplerine mi düştü?
Irak’a göz attınız , hangi çıkarları elde ettiniz? Yine de geldiğiniz gibi gittiniz . Yüzlerce, binlerce genci (iki taraflı) canından ettiniz Her şey bir varil petrol için miydi? Eğer buysa bu insanlık dışı değil mi?
Vietnam’da, Kamboçya’da, Afganistan’da aynı dümenler sümen altı edilmedi mi? Gençlerin katili olmak sizce, nasıl bir duygu?
Hani derler ya “cami ne denli büyük ve görkemli olursa, olsun; imam bildiğini okur”
Şöyle de söylenebilir: “Türkiye ne denli haklı olursa olsun; Fransa bildiğini okur”.
-----------------------------
Şimdi bir şiir gider sanıyorum. Benim, anlaşılmayan şiirlerimden olsun yine;
BOĞAZ MAVİSİ AŞKLAR
Eminönü içtenliğine kurşun döken gökdelen
Galata Kulesine sığmaz oldu
Boğaz mavisi aşklar
Bir o yana bir buyana sallanır Galata
Ay Boğazla oynaşır asma köprülerde
TEM Edirne’y taşırken sevda sınır kapılar
Rumeli’ye sarkan en çiçekli dal
Ne anılara su ne tarihe ders
Hadi ozan hüzünlü bir şarkı söylesene
Yalnızlık tütsün dumanı
Yeniden yeşertelim tüm ormanları
Çiçeklensin dallar, yeşersin budaklar
N.TEZCAN