Ülkemizde bugüne kadar yazdıklarının ,söylediklerinin bir dönem sonrası gerçekleşen yazarlar ve devlet adamları siyasetçiler toplumda her zaman kalıcı iz bırakırlar,unutulmazlar.Tarihimiz bunun örnekleriyle doludur.

Atatürk’ün “Yurtta Sulh Cihanda Sulh “ sözlerinin ne kadar yerinde bir söz olduğunu aradan yıllar geçti bu sözlerin ne kadar doğru olduğunu şimdi daha iyi anlıyoruz.Bunun farklı örnekleri de var.

Ata’nın öngörüsünün ne kadar yerinde kalıcı bir söz olduğunu bugün daha iyi anlıyoruz.

Ülkemizde terör örgütü tehlikesini zamanında defalarca uyaranların yazıları tamamı arşivlerde duruyor.Bu uyarılar daha sonra yeterince dikkate alınmadı

Yine o dönemde bu tehlikeye alkış tutanların, önemsemeyenlerin bugün söylediğinin tam aksini savunanların da gazetelere yazıp çizdikleri arşivlerde var.

Geçmiş dönemde sorunları tarafsız gözle, sadece ülke yararına görenlerin uyarıları ne yazık ki dikkate alınmadı.O nedenle bugün ülkemiz olması gereken yerinde değildir.Enflasyon,hayat pahalılığı halkın belini büküyor. Ne yazık ki, iktidar olan partiler ekonomik önlemleri zamanında almada başarılı olamadığı bir gerçek.

Önemli olan toplumsal olaylarda akıntıya kürek çekmek değil yeri geldiğinde akıntıya karşı direnmektir.

Tarih zamanında en olumsuz koşullar da direnmesini bilenleri,topluma doğru yol gösterenleri, karşı tavır alanları saygı ile anıyor.

Günü kurtarmak isteyenler tıpkı saman alevi gibidir O ateşin kısa sürede söndüğü gibi yanlış da olsa güçlünün yanında yer alanların o anki başarıları kısa sürede yok olur.Bir süre sonra da unutulur gider.

Özellikle siyasetçilerin böyle yanar döner tavırları tarihe not düşüldüğü için yeri geldiğinde karşısına çıkar.”Dün ne söyledin bugün ne söylüyorsun “ diye çelişkileri hatırlatılır.

Günümüzde de bakıyoruz bir olay karşısında henüz ne olduğu anlaşılmadan ve o alanda bilgisi olmadan fikir beyan edenler gerçekler otaya çıktığında söylediğinin gerçekle ilgisinin olmadığı anlaşılınca hicap duymaları utanmaları gerekir.

Ne acıdır ki, ülkemiz siyasetinde böyle bir nedamet duygusu yok Gelişmiş ülkelerdeki demokrasi anlayışı, özeleştiri, hatasını kabullenme fikri ülkemizde bir türlü gelişmedi.

Ülkede yanlış da olsa herkes kendi anlayışında ısrarcı oluyor.Böylece halkın nezdinde siyasetçilerin güveni daha çok azalıyor.

Ülkemizde iktidar ve muhalefet kanadında bu kadar yanlış ve istifa gerektirecek olaylar oluyor. Bunların en azı olduğunda Avrupa ülkelerinde o işle ilgili kişi “suç benim” diye istifa ediyor.

Hatıralardadır.İstanbul’da köprü yapımı sırasında yapılan bir hatayı hazmedemeyen bir Japon mühendisi intihar etmişti.Bizde ise bu durumlar bırakın bu düzeyde tepki görmesini, o kişinin kılı kıpırdamaz ,suçsuz olması için türlü yollar denenir.Siyasetimizde ve günlük olaylarda böyle demokrasimize gölge düşürecek olaylara tanık oluyoruz.

Benin sıradan bir köşe yazarı olarak endişelerimi yazsam mesela Trakya halkının böyle duyarsızlığı,kendi bölge insanına,sorunlarına sahip çıkmaması sonucu bölgede beşeri yapının değişeceği, bugün bölgesinde uzun yıllar yaşayan insanlarımızın topraklarını ve etkinliklerini kaybetmesi sonucu kendi topraklarında ekalliyete düşeceği mal sahibi yerine hizmetli olacağı endişemi yazsam bazıları benim bu sözlerime gülebilir.

Bu uyarımın tarihe not düşmek için yazıyorum.Temennim o ki, inşallah bu endişemde haksız çıkarım.

Bölge halkını kendi sorunlarını kabullenmede duyarsız kalması,ortak hareket ederek sorunları çözme yoluna gitme alışkanlığının olmaması beni endişelendiriyor.

Aynı durum İstanbul’un çevre ilçelerinde de yaşanmış.Oralarda yaşayan halk topraklarına yüksek fiyat verilince elden çıkarmışlar.Şimdi o topraklarda yaşayanlar ata topraklarında iş arama peşinde,ırgat durumdalar.

Bugün bölgemizde birkaç liraya tamah edip tarlasını satanları da aynı akıbetin beklemediğini kim garanti edebilir.?

Özellikle mahalli idarelerde ve meslek kuruluşlarında söz sahibi olanlar.Bölge insanımızın sorunlara ortak sahiplenme anlatışını gelişmesine önderlik etmelidir.

Yoksa bugün oturdukları koltuklarında yarın başkaları oturacaktır.O konuda endişelerim var.

-----------------

FIKRA

DÜŞÜNCE NERESİ VURDU?

Bir adam yolda giderken,ayağı takılarak düşmüş.

Fena halde canı yandığı için kıvrandığı sırada bunu gören arkasındaki adam hemen onun yardımına koşmuş.

Yere düşen adam kendini toparladıktan sonra nazik bir şekilde kendine yardım eden kişiye teşekkür etmiş.

Sağ olun efendim,sizin bu iyiliğinize bana yaptığınız yardıma nasıl karşılık verebilirim.”

Meğer yardıma koşan adam bir siyasi partinin milletvekili adayı olan bir siyasetçiymiş.

Propaganda fırsatını kaçırmayıp mutlu bir şekilde gülümseyerek:

Seçimde oyunuzu bizim partiye verirseniz ödeşmiş oluruz ”demiş.

Düşen adam buna tepki göstermiş:”

Beyefendi benim bu halime bakıp sakın yanılma. Ben yere düşünce kıçımı yere vurdum,başımı değil.”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.