“NE YAZACAĞIN ÖNEMLİ DEĞİL; NASIL YAZACAĞIN ÖNEMLİ”
İyice bir gün, rüzgar, bulut yok. Tertemiz bir hava…
Bazı belediye başkanlarının partisinden istifa edip bir başka partide boy göstermekte Yadırganmakta. Şaşırtıcı ve utanç verici diye düşünenler de var. Öyle olsa da yine herkesin yaşantısına karışmak anlamsız ve gereksiz. Ancak bu tavırların ardın maddi ya da manevi çıkar varsa hoş değil gibi geliyor bana.
“Güldür güldür şov” iyi ve güzel, Güldürücü deposu gibi çalışıyorlar .
“Bir dil bir insan, iki dil iki insan”
Lisan öğrenmenin önemini vurgulamak için söylenmiş bir söz. Etkili, düşündürücü ve güzel, kanımca. Ancak, ana dilin ne denli önemli olduğu da unutulmamalı. İnsan ana dilini hor görmemeli ve küçümsememeli. Dil emperyalizmine kulak asmamak, öz dilini küçümsememek, onu yaşatmak için uğraş vermek özlemi için gayret göstermeli, kanımca. Bunun için yabancı sözcüklere özenmemeli.
Çarkıfelek yıllardır gündemde. Program ilginç olunca, ara verse bile, yine gündeme girme olasılığı her zaman var. İyi güzel etkili programlar bence uzun süre yaşar, aklımın erdiği…
Eşimle hemen hemen her gün Arif Özgülüş’ü söylediği “Gönül” şarkısını her gün dinliyoruz. Doyumsuz söylem…
18 Ağustos akşamüstü yağmur yağmağa başladı. Balkonda otururken içeri kaçtık. Bayağı uzun süre yağmamıştık. Tunca bile iyice susuz kalmıştı. Devam ediyor sakin sakin. TV’de etkilenmiş olmalı ki uzun süre karardı. Kısa sürdü yağmur. Gece devam eder mi? Bir şey söylemek güç elbet.
Ve yine günlük güneşlik… Ancak o çok sıcak günler gitmiş, serince bir hava gündeme girdi. Yine koyu bulutlar var kene kenarda köşede. Yeniden yağar mı, belli olmaz?
Saat 11.45 ve işte yeniden yağmur. İyi gelen bir yağış. Epeydir yine yağmamıştı. Ayçiçekleri bile büyük oranda kurumuştu. Ancak ayçiçeklerine yararı olmasa bile, başka ürünlere yararlı olacaktır. Yağarken birkaç gök gürlemesi olsa da birazdan onlar uzaklaşıp kayboldu.Bir ara yağmur azaldı gök gürlemesi çoğaldı. Arkadan yeniden yağmaya tekrar başladı. Hava da bayağı karardı.
TV’de Belgesel kanalında bayağı uzaklardaki tehlikeli yoldan okula gitmek zorunda olan çocukları gösterdi. İlginç ve tehlikeli yollardan yürüyerek okullarına binbir tehlikeden geçerek okullarına gitmeleri izleyeni bile ürkütebiliyordu. Yol bayağı uzundu ve belli değildi.
“NE YAZACAĞIN ÖNEMLİ DEĞİL NASIL YAZACAĞIN ÖNEMLİ”
Bu şiir çocukların Olsun
SONBAHAR
Sonbahar giymiş sarı hırkasını
Bilsen ceplerinde neler var
Sulu sulu üzümler, sarı sarı ayvalar
Şarkı söyleriz dökülen yapraklarla
Kuşlar da el sallar bize,
Göç ederken sıcak ülkelere
Sonbahar hadi saklambaç oynayalım
Ebe Eylül olsun, biz saklanalım.
Ama biraz üşüdü ellerimiz
Artık evlerde oynayalım.
(Necdet Tezcan-ÖzlemT. Dertsiz)
Düş Treni Yapıtından
