Aşağıdaki yazımı bir partiye veya parti yöneticisine atfen yazılmış bir yazı olmadığını belirtmek isterim. Çünkü yazacaklarım tüm partilerde yaşanması muhtemel davranış ve olaylardır zaten. Adaya sahip çıkma konusunda nelere dikkat etmek gerektiğini tecrübelerime ve tespitlerime dayanarak sizlerle paylaşmak istedim.

Ama Milletvekili adayına ama Belediye Başkan adayına, partiliyim diyen herkesin sahip çıkması gerekir. Siyaset bunu gerektirir çünkü.

Şayet bu adayı beğenmiyorsanız ve bunu açık yüreklilikle söyleyemiyor da arkasında dedikodular yaparak onu rencide edici ve küçük düşürücü söylemlerde bulunuyorsanız, bu ne particiliğe, ne siyasete ne de insanlığa yakışan bir davranış olamaz.

Çok kırgınsanız, çok kızgınsanız ya içinizden çekersiniz ya da çekip gidersiniz.

Bu partide benim işim olmaz deyip ilişkilerinizi kesersiniz.

Yoksa adayın fiziki yapısını, giyim kuşam tarzını, eşinin durumunu, geçmişteki siyasi yapısını dile getirirde menfi propagandalar peşinde koşarsanız, hem vicdanen hem de dinen yanlıştır.

Eleştiriler hatta daha da ağırları elbette olacaktır.

Ama bunları yapanlar kendisi gibi mücadele eden diğer partilerin adayları tarafından yapıldığında mubah kabul edilebilecek davranışlar olarak kabul görebilir.

O da adabınca ve ahlaki kurallar çevresinde yapıldığında.

Daha önceki yazılarımda da yazmıştım ve olacakların başında ise gönlünde yatan aslandan başkası gündeme geldiğinde insanların takınacağı tavır ve yapacağı eylemlerdir.

Kadere kısmete de inanmak durumundayız ne yazık ki.

Bazen istediği ve arzuladığı kişi ya da olayları elde edemeyebiliyor insanlar.

Ben olayım, benim dediğim olsun, benim beğendiğim kişi olsun, karar veren ben olayım dediğimiz zamanlar oluyor hayatta elbette.

Ama tecelli etmediğinde takınacağımız tavır çok ama çok önemli.

Hele hele bu siyasi manada bir dava peşinde olan insanlar içinse daha da önemli tabiî ki. Güceniklik yaşamak çok doğal kabul edilebilir böyle durumlarda ama zarar verecek boyutlara ulaşan kin ve nefret asla tasvip edilebilecek bir davranış biçimi olamaz.

Particilik; partisinin en yetkili kişilerinin uygun görüp aday gösterdiği kişiye sahip çıkmaktır.

Yapılacak her türlü yanlış ve olmaması gereken davranış o partinin en üst seviyedeki kişisine kadar gönderilmiş mesaj olarak kabul edilir çünkü.

İnsan maalesef ki nefis taşıyor ve bu yüzden de bu tür davranış ve yanlışlıklar yapılabiliyor.

İşte bunun içindir ki, aday belirleme çalışmalarında izlenecek yollar ve uygulanacak kuralların işleyişinde izlenecek yol çok büyük önem taşır.

Kurallara uyarak yapılacak olan belirlemelerde sancılar doğal olarak az olurken, zaruretten dahi olsa kural dışına çıkılarak yapılan seçimler bu tür sancıların artış göstermesine neden olabiliyor.

Onun için dikkatli olmakta yarar var böyle durumlarda.

Ama her şeye rağmen de aday belirlendikten sonra büyük bir kenetlenme ile ona sahip çıkıp çalışma sergilemenin adaydan çok partiye hizmet olduğunu her partili bilip ona göre tavır sergilemek zorundadır.

Birlik beraberlik içinde sürdürülen en küçük bir çalışma, bireysel olarak yapılan çok büyük çalışmalardan daha verimli olur.

Bunun başarılamaması halinde de bu işi başaracak ekiplerin kurulmasına kimsenin gücenmemesi ve kızmaması gerekir.

31 Mart seçimleri sonrasında bazı siyasi Partilerde yönetim Kurulu değişikliklerine hazırlıklı olmak gerekir.

Hatta hazımsızlık yaşamamak için yöneticiler daha şimdiden duygudaşlık yaparak kendilerini rahatlatmaya ve hazırlamaya çalışmalıdırlar.

Bu da benim tavsiyem ve öngörümdür.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.