Her seçim öncesi olduğu gibi bu seçimde de  siyasi partilerde küsenler olacaktır.

Gelecek yıl  Mart ayı sonunda  yapılacak mahalli seçimde, partilerimizin şu anki durumu dikkate aldığımızda partilerine küskün “ Asla oy vermeyeceği” diyenlerin sayısı daha önceki seçimlere oranla daha fazla gibi görünüyor.

Bu durumu  yadırgamamak gerekir.Partililerin farklı aday beklentileri olabilir.

Unutmamak gerekir ki bu seçim diğer seçimlerden farklı olacak.

Seçim sonrası olacaklar  konusunda  ise halkın endişeleri var.

Onun için kulislerde farklı senaryolar yazılıyor.

Bu  seçim  başkanlık sisteminin ilk  mahalli seçimi olacak. Bundan sonra ne olacağı da muğlak.

Onun için bu seçimde partilerden belediye başkanı adayı olanlar seçimde kendilerine  oy vermede tereddüt edenler için ikna edici  politika geliştirmeli.

Onların  partilerine sahip çıkmaları  konusunda ikna edilmeli,güvenleri alınmalı . Siyasi  partilerde partilerine küskünlerin  çok olması bunun seçime yansıması  durumunda  seçim sonucunda farklı bir tablo çıkabilir.

Bu durum tüm partiler için geçerli.Partilerinden  farklı beklenti içinde olanlar beklentileri  gerçekleşmeyince  partilerine karşı tavır alabiliyor.

Bu durum parti yöneticilerince   tekrar gözden geçirilmeli. Partilerine oy vermeyecek olanların yaratacağı sonuç bundan kimin kazançlı çıkacağı  kendilerine   anlatılmalı.

Diğer yandan, bu seçimi garanti gibi gören adaylar her ihtimali dikkate alarak çalışmalarını daha azimle  sürdürmeli .

Yoksa  sonuçta hüsrana uğrayabilirler.

Bilindiği gibi  mahalli seçimlere iktidar partisi özel bir önem veriyor.     Yeni çıkacak yasada ihtiyacı olan belediyelere yardımın devlet başkanı kanalıyla sağlanacağı ifade ediliyor.

Bunun hangi kaynaklara akacağı, bunun partilere oy verenler  üzerinde yaratacağı etki dikkate alınmalı.

ADAY ADAYLARININ EN ÖNEMLİ VAADİ ALTYAPI OLMALI

Gelecek yıl Mart ayı sonunda  yapılacak belediye başkanlığı seçimine katılan siyasi partilerin belediye başkan adaylarının ilk vaatleri  kentin alt yapı sorununu çözmek olmalı.

Edirne’nin  en önemli ve acil olarak çözümlenmesi gereken sorunu altyapı sorunu olduğunu dikkate alınmalıdır.

Kentin nüfusunun  giderek artması, bunun  için  yeterli olmayan alt yapıda sorunlar yaratıyor.

Su ve kanalizasyon patlakları birbiri ardına geliyor.

Yollar altyapı onarımı nedeniyle kazılıp tarla yollarına döndü.

 Diğer sorunlar, birbiri ardına gündeme gelip çözülebilir.

Edirne için elzem olan sorun  alt yapısının çözüme kavuşması . Özellikle yeni yerleşim alanlarında yaşayan vatandaşlarımız  altyapıdan kaynaklanan çileyi çekiyorlar.

Sık sık suları kesiliyor. Kanalizasyon hatlarında sorunlar oluyor.

Bu kış günlerinde  soruna çözüm bulmak mümkün değil.Yeni yılda seçimi kazanan belediye başkanı bahar aylarında daha alt yapı sorununu çözmek için kazmayı vurmalı.

Halkımız da bu sorunun önemini dikkate alarak belediye başkan adaylarından bu sorunu acil olarak çözeceği vaadini almalı.

HER ÇALIŞANIN BİR İŞ YÜKÜ OLMALI

Edirne’de İŞ- KUR tarafından  belediyelerimize veya başka kurumlarımıza geçici işçiler veriliyor.

Ülkede işsizliği önlemeye yöneylik bu girişimi  bir anlamda olumlu karşılamak gerekir.

Peki,  çalışmak için alınan bu  işçiler için çalışacakları alanlar yeterince  belirleniyor mu?

Bakıyoruz, bazı kurumlarda il  ve ilçe belediyelerinde çalışan geçici işçiler  çoğu kez belli bir  iş yapmadan, yeterli emek sarf etmeden mesailerini tamamlıyor.

Bunu bize  konu hakkında bilgi sahibi  vatandaşlarımız söylüyor.

Geçici işçi alan  kurumlarımız,  kendi bütçelerinden para çıkmadığı için bünyesine aldıkları bu kişileri “gününü geçirsin, nasıl olsa geçici işçi beni bağlamıyor” diyemez.

O  geçici işçilere ödenen paralar devletin bütçesinden, bizlerden kesilen paralardan çıkıyor,  orada herkesin alın teri var.

Tüm  kurumlarımızın  çalıştırdıkları geçici işçiler için iş taksimi yapmalı  belli bir alanda çalışmalarını sağlamalı. Onların işsiz gibi günlerini  tamamlamaları işçiler   için de sıkıcı oluyor.

Eğer bir göreve gelmişse orada  alacağı ücrete karşılık  belli bir görev  yapmalıdır.

Son aylarda çeşitli kurumlarımıza yüzlerce geçici işçi alında.

Bu durum aslında ülkemizdeki işsizlik sorununun kökünden  çözemez.

Bu uygulama  belli zamanlarda işsizliği önlemek” ülkede işsizlik azalıyor” denilmesi  için başvurulan  yöntemlerdir.

İşsiz olan bu insanlarımıza geçici de olsa iş bulunmasına kimse karşı çıkamaz.

Burada yapılması gereken geçici işçilerin belli bir işte  çalışıyor olması.

Yoksa gün boyu oturup vakit geçirsin diye devletin  olanakları kullanılmamalı.

BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ?

ÜLEMİZDE İLK BAROYU  YABANCILAR KURDU

Ülkemizde ilk Baro’yu 1870 yılında  kapitülasyonlardan  yararlanan yabancı uyruklu avukatlar kurdu. “ Sosyete  Dö Baro  Dö Kostantinopl”  yani,  İstanbul Avukatlar topluluğu adıyla  kurmuşlardı.

 İlk Osmanlı Barosunun ortaya çıkışı 1876 yılındadır.

 Bu topluluğa 62 avukat kayıtlıydı. Bu avukatlardan 11’i Müslüman on biri Rum  38’i Ermeniydi.

 Bugünkü anlamıyla, Baro her ilde en az  on beş üyesi bulunan  ve avukatlık yasası uyarınca görevlerini  onur ve dayanışma içinde  toplumun çıkarına göre  geliştirip yapmayı amaç edinen avukatlar arası bir topluluktur.

DAĞDAN GELİP BAĞDAKİNİ KOVAR

Sonradan gelip öncekinin yerine haksız olarak geçmek isteyenler için “ dağdan gelip bağdakini kovuyor denilir.

Bu sözlerin hikayesi ise  şöyle:

Köylünün birisi kendine tarla açmak için, Dağdaki çalılıklara söküp  tarla yeri açıyormuş..

Bu arada ayrık otu denilen , arsız ve  çabuk üreyen  otları da söküp, bir yığın yapmış.. Arazisi yokuş bir yerdeymiş. Sökülen ayrık otlarının bir bölümü aşağı yuvarlanıp bakımlı bir bağın içine düşmüş.

Bağ sahibi önceleri bu otlara önem vermemiş. Fakat birkaç ay sonra bağa gittiğinde  her tarafın ayrık otlarıyla kaplandığını görmüş. İşçi tutarak ayrık otlarını temizlerken şöyle demiş:

-“ Daha dün dağdan geldiniz, Bugün bağdaki asmalarımı kovmaya kalktınız. Öyle yağma yok buna izin vermem.”

ÖZLÜ SÖZ

Gerçeğin yarısını söylemek, hiçbir şey söylememektir. /DOSTOYEVSKİ

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.